Freud’un topografik kuramına göre kişilik bilinç öncesi, bilinç ve bilinçaltından oluşur. Bilinç öncemizde anılarımız bulunur. Bu anıların farkında olmadığımız halde düşündüğümüzde onları hatırlarız. Örneğin; çocukken yaşadıklarımızı hemen olmasa da üzerine biraz düşündüğümüzde hatırlamaya başlarız. Bu anıları hatırlamamız için bizi tetikleyen ve herkeste farklılık gösteren bir kelime dağarcığımız mevcuttur. Bilincimizde, hatırlamaya gerek duymadan şu anda farkında olduklarımız vardır. Bilinçaltımızda beynimizin kaydını tuttuğu fakat hatırlamakta çok zorlandığımız, üstü kapalı düşüncelerimiz saklıdır. Davranışlarımız bilincimiz ve bilinç öncemiz ile oluşur. Fakat davranışlarımızı şekillendiren ana unsur bilinçaltımızdır. Diyete olumsuz bakış açımız, zayıf irademiz, diyete başlama konusundaki kararsızlığımız ve zayıf azmimizin sebebini bulabilmek için eskiye dönmeli, yaşadıklarımızı hatırlamalı ve onları kabullenmeli, gerekirse barışmalıyız. Bunu tek başınıza yapamıyorsanız bir psikolog, psikiyatrist ya da terapistten yardım alabilirsiniz. Diyete başlayamamamıza ya da sürdüremememize sebep olan, çocukluğumuzda kaydettiğimiz bazı düşünceleri şöyle sıralayabiliriz: • Zayıflarsam hasta olurum. • Zayıflarsam daha güzel/çirkin olurum. • Annem ve babam ben yemek yediğimde mutlu olur. • Sözümün dinlenmesi için iri olmam gerekir. • Zayıf olursam kendimi koruyamam. • Tabağımı bitirmezsem arkamdan ağlar. Sözün özü, diyet yapmak kafada bitiyor efendim. Psikolojik olarak toparlanmak demek her açıdan daha kaliteli bir hayat demektir. Eskilerin bir sözüyle bitirelim o halde bu haftayı: “Sinirler sağlam olsun sadece, gerisi gelir.”