Dün yazdığım köşemde size toplumsal gruplardan bahsetmiştim. Kırklareli’nin küçük bir şehir olduğundan ve toplumsal grupların daha çok göze çarptığını da hatırlarsanız. Bugün ise grupların dışındaki toplulukları ele aldım.
Konumuzu son olarak günlük dilde sık sık grup olarak nitelendirsek de aslında grup olmayan topluluklardan söz ederek tamamlayalım. Bu tip insan toplulukları fiziksel veya mekânsal yalınlığa sahiptirler; buna göre de yığın ya da kategori olarak tanımlanırlar.
Toplumsal yığınlar, fiziksel yakınlılarına rağmen aralarında birleştirici, bütünleştirici bağlar bulunmayan ya da yüzeysel ve geçici olarak bağlanan insan birikimleri yığın olarak tanımlanır.
Yığınlarda insanlar birbirlerini tanımazlar, rol ayrımına gitmezler. Çok kez bir rastlantı sonucu bir araya gelirler. Bu nedenle de çabuk dağılırlar. Yığınlar toplumsal yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Birey her gün kendisini birçok ve çeşitli yığın içinde bulur. Örneğin bir mahallede oturur; ulaşım araçlarında, mağazalarda kalabalıklara girer çıkar; lokantada, eğlence yerlerinde yığınlar içinde bulunur.
Yığın üyeleri etkileşimde bulunmasalar bile, yığının niteliği bireyde belli davranış değişikliğini pek yüzeysel ve geçici de olsa oluşturabilir. Bir maçı izleyen kalabalık kişiyi etkileyebilir. Belli bir yığında bulunmaktan ötürü kişinin tek başınayken yapmayı düşünmediği ya da sonradan pişman olacağı davranışlarda bulunduğu da görülebilir. Linç ya da yağma olaylarına katılan insanların tümünü adam öldürmeyi veya hırsızlığı tasarlayarak sonunda bunu gerçekleştirmiş insanlar olarak düşünmek güçtür. Bu durum, yığınlarda bulunan kişiyi kolektif davranışlara itmesi ya da başkalarınca tanınmaması nedeniyle sorumluluk duygusunun azaltılması ile açıklanabilir.
Toplumsal yığınlar kendi aralarında da ayrışabilirler. Örneğin, izleyici ve dinleyici toplulukları belli bir süre için aynı yerde toplanan ve hepsi aynı uyarıcıya dönük bulunan insanlardan oluşur. Aynı uyarıcıya bağlı olmak benzer tepkiler doğurabilir: alkışlamak, ıslıklamak gibi.
Bir filmin, konserin... bitiminde dağılmakta olan insan topluluğu ise yığınların en rastlanan biçimi olan kalabalıkların örneklerindendir. Kalabalıkta insanlar sadece öteki insanların varlığından haberdardırlar. Buna karşılık kışkırtılmış, bir şeyi protesto etmeye ya da şiddet hareketlerine yönelmiş insanların oluşturduğu yığınlar ise hareketli kalabalıklar adını alır. Kişilerin zaman zaman gösteri yapmak amacıyla da toplandıkları görülür. Bu durumda bir örgütlenme, kamuoyunu etkileme, belli bir kararlılığı ifade etme unsuru mevcuttur. Bu kişiler gösteri topluluklarını oluştururlar.
Kalabalıkların bazı psikolojik özellikleri vardır. Kalabalığı oluşturanlar içinde bir ‘oybirliği’ vardır. Yani, bir ‘zihinsel birlik’den söz edilebilir. Bundan bağnazlık, hoş görmezlik, egemen ve güçlü olma duygusu ile sorumsuzluk doğmaktadır. Bundan başka kalabalık içinde bulunan bireyler her zaman ani, aşırı, yoğun ve kolayca değişebilir coşkuların etkisi altındadır.
Bütün ayrılıklarına rağmen gruplarla yığınların bazen karıştıkları, birbirlerinin özelliklerini kazandıkları da görülebilir. Grup bağlarının çözülmesi, örneğin, yakın komşuluk bağlarının çözülmesi mahalledeki kişilerin yığına dönüşmesine yol açar. Bazı yığınlar içinden ise gruplar çıkar. Örneğin, fakültenin açılış günü birbirlerini tanımayan insanlar zamanla gruplar oluştururlar.
Yığınlardan başka toplumsal kategorilerden de söz edelim. Toplumsal yapı, belli toplumsal özellikleri paylaşan kişilerden oluşmaktadır. İşte belli bir toplumsal özelliği paylaşan kişiler bir toplumsal kategori oluştururlar. Yaş, meslek, gelir durumu, okuma alışkanlıkları açısından benzeşen kimseler toplumsal gruplardan farklı olarak gerçekten birbirleriyle ilişki içinde bulunmazlar, hatta birbirlerini tanımazlar. Birtakım nitelikler toplumsal açıdan belli, anlamlı sonuçlara ve değerlendirmelere yol açabiliyorsa toplumsal kategorilerden sö zedilebilir. Yani, toplumdaki düz saçlılar/kıvırcık saçlılar ayrımı kategorik bir ayrım değildir. Buna karşılık, köylü/kentli, sivil/asker, yerli/göçmen ayrımları önemli toplumsal özellikleri yansıttığı için bunlar toplumsal kategorileri oluştururlar. Toplumsal yapıdaki çözümlenmesi hedeflenen niteliklere göre kategoriler kurulabilir.
Bu arada, üzerinde durulmadan geçmeyeceğimiz son kavram ‘kalıp yargılar’dır. İnsanları belli ölçütlere ve özelliklere göre türlere ayırma olarak tanımlanan kategorileştirmenin özel bir türü kalıp yargılardır. Kategoriler, insanlarda gerçekten bulunan bir özelliğe dayandıkları hâlde kalıp yargılar var olduğu varsayılan bir özelliğe dayanır. Dolayısıyla bilimsel kanıtlarla değil, ön yargılarla, kişisel eğilimlerle, tahminlerle oluşurlar. Kalıp yargıların ortaya çıkışı genelleştirme ya da özelleştirme eğilimlerine dayanır.