Bir düzenin içerisinde, insanın yanlışını anlaması çok uzun zaman alabiliyor. Çünkü sıradan bir düzen aslında hata barındırmaz. Hatayı örter.

İnsan bir düzen oluşturmadan önce sıkıntı yaşasa da bir ortamda aynı zorluğu ve acıyı paylaşan insanlar aslında alışma hızını artırıyor.

Gerçekten birbirine benzeyen insanlar, birbirinin halinden daha iyi anladığı için bir şeyleri düzeltme hızları da aynı oranla yükseliyor. Bugün bir şeye karar verirken, bir adım atmayı düşünürken zihnimizin bizi durdurma sebebi de bu.

Ya gittiğimiz yerde bize benzeyen insanlar yoksa?

İşte o zaman yeni düzene ayak uydurmak, belki de o insanlara benzemek zorunda kalacağız. Bu bir bakıma bugüne kadar elde ettiğimiz her şeyin üstüne bir çizgi çekmek, üstünü örtmek anlamına da gelir.

İyi de hiç mi adım atmayacağız? Hiç mi dengeleri değiştirmeyeceğiz?

Tabii ki yapacağız. Yoksa insan olmanın da bir manası kalmaz. İnsan bir yerde çakılı bir şekilde kalamıyor.

İlla ki düzenin bir çıkıntısı insanı etkiliyor. Ve tabii ki bunlar değiştirilmeli.

Gitmek kadar kalmak da cesaret ve azim isteyen bir duygu aslında. Ama bugüne kadar gitmek hep daha kolay olduğu için, daha cesaret gerektiren bir şey olduğunu düşündük. Kimileri gitmenin kaçmakla aynı şey olduğunu düşünürken, kalanların verdiği mücadeleleri yücelttik; bazen de gidenlerin çok büyük savaşlara girdiğini, kalanın düzeninin değişmediğini düşündük.

Oysa gitmek de kalmak da çok büyük mesele.

Aklın kalarak gitmek apayrı bir savaş. Aklın orada değilken kalmak da en az gitmek kadar büyük bir savaş.

Keşke her iki seçimde de incitmeme şansımız olsaydı. Fakat bugün seçtiğimiz her yol birilerini incitecek.

Kendimiz için kalmak da gitmek de ayrı bir savaşken, aslında asıl amacımız geride bıraktıklarımıza karşı canımızı bir kez daha acıtmayacak bir yol seçmek oluyor.

İşte tam da bu yüzden daha zorlu bir süreç bu.

Daha önce geride bıraktıklarımız hakkında konuşmuştuk. İnsan geride bıraktıklarına öyle üzülüyor ki, gittiği yer bile karmakarışık bir hal alıyor.

Bu yüzden giderken de kalırken de bir şeylerin karışmasını engellemek gerekiyor. Bir şeylerin düzene girmesi, seçimlerimizi etkilese de etkilemese de yapmak lazım.

Çünkü insan dönüp ardına baktığı zaman kırmadan, incitmeden ve tabii ki kırılmadan ilerlemeyi hak ettiğini fark ediyor.

Bugün bize yapılanları, aynı şekilde bizim başkalarına yaptıklarımızı aklımızdan bir saniye çıkarmadan, incitmeden ama ödeşmeyi de ihmal etmeden adım atmaya devam edeceğiz.

Öç almak, kin tutmak bize yakışmasa da ödeşmek herkese yakışır. Aynı zamanda adettendir.

İşte tam da bu sebeple, bu saatten sonra attığımız her adım, tıpkı sizinkiler gibi akıllıca ve üzerinde günlerce düşünülmüş olacak.

Mutlaka görüşeceğiz. İllaki ödeşeceğiz.

Kendinize iyi bakın.