Kırklareli’de çalışmaya başladığım günden beri çalışma hayatına dair araştırmalarım arttı. İkinci grupta bu kadar garantili olmasa da kanuni kısıtlara tabi bir göreceli istihdam imkanı sunan özel sektörün büyük ve orta boy firmaları gelmektedir. Üçüncü grupta kendi işini yapan avukatlık, hekimlik, mimarlık, mühendislik gibi “serbest meslek”ler bulunmaktadır. Bu işler klasik manada güvenceli olmasalar da eğitimle elde edilen bilgi ve mesleğin toplumsal talebi bu işlerin güvencesi konumundadır.
Bu gruba eğitimle elde edilmese de teknik beceri ile kazanılan çeşitli zanaatlari de eklemek mümkündür. Dördüncü grupta ise güvencesiz kayıt dışı işler ve kayıtlı olsa bile doğası gereği dönemsel, kısa vadeli olan işler bulunmaktadır. Bu grupta yer alanlar yukarıda istihdamın eğitimsel yapısında analiz edildiği üzere hiç de az bir sayı teşkil etmez. Dolayısıyla iyi bir işin güvenceli olmasının beklenmesi bu şartlar altında normaldir.
İyi bir işte aranan özellikler arasında üçüncü sırada iş güvenliğinin gelmesi ise yine Türkiye’nin çalışma yaşamına mahsus özelliklerdendir. Son yıllarda sıklıkla gündeme gelen iş kazaları, meslek hastalıkları dolayısıyla kamuoyunda bu hususta bir hassasiyet oluşması söz konusudur. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi Türkiye’de çalışma yaşamı istihdamın özellikleri bakımından makro düzeyde sanayi sonrası toplumun özelliklerini gösterse de hâkim iktisadi sektörler ve ekonominin geneli bakımından katma değeri yüksek bilgi endüstrisinin sektörlerine bir geçiş yapamamıştır.
Dolayısıyla Türkiye küresel rekabette hâlen daha ucuz emeğe dayalı işlerle kendisine alan açmaya çalışan bir ülke görünümündedir. Bu işlerdeki genel çalışma koşullarının ise güvensiz ve kaza riski yüksek işler olması söz konusudur. Ülkede bir taraftan üstyapısal bakımdan sanayi sonrası toplum özellikleri görünürken, diğer taraftan altyapısal olarak hâlen sanayi toplumunun başlangıcındaki çalışma koşulları mevcuttur. İyi bir işte aranan özellikler arasında işin kaza ve ölüm riski içermemesi üstten üçüncü sırada gelmesi bu koşullar ile yakından ilişkilidir
Türkiye’de iyi bir işin genellikle sabit mesaili, az sorumluluk gerektiren, fazla çalışmaları olmayan ve masa başı işler olarak tabir edilen temiz işlerden olması beklendiğine dair yaygın bir kanaat söz konusudur. Bizim araştırmamızda da yukarıda ele alınan ilk üç özelliğin hemen ardından stressiz ve uygun çalışma saatlerinin geliyor oluşu toplumda rahat işlerin istendiğini göstermektedir. Bu ilk beş özellik dikkate alındığında yıllar boyunca iyi bir işin devlet memuriyeti olarak algılanmasının sebepleri de açığa çıkmış olmaktadır. İyi bir işte aranan bu özelliklerin hemen ardından sırasıyla işin toplumsal faydası, kendi kararlarını verebilme imkânı sağlaması, toplumdaki saygınlığı, bireysel başarı hissi vermesi, önemli kararlarda söz sahibi olmaya imkân vermesi, yeni beceriler kazandırması gibi işlerin sosyal boyutları birbirine yakın bir biçimde sıralanmaktadır.
Bu anlamda Türkiye’nin çalışma yaşamının henüz yukarıda bahsedilen sanayi sonrası bilgi toplumunun özelliklerini göstermediği görülmektedir. Zira bilgi toplumda çalışma ve mesleklere dair yapılan analizlerde işlerin bu sosyal bileşenlerinin daha önemli hâle geldiği hatta zaman zaman ücret ve güvence gibi temel özelliklerin bile önüne geçtiği dile getirilmektedir. Ancak burada da görüldüğü üzere bu özellikler Türkiye’de hâlen daha gerilerde gelmektedir.
Bu sosyal özelliklerin ardından kolay ve rahat işlere dair özellikler olan bir işin kolay olması, bol izin ve tatil süresi, beden ile çalışmayı gerektirmemesi, sorumluluk gerektirmemesi gelmektedir. Bir işin sorumluluk gerektirmesinin o işin tercihini olumsuz yönde etkilemekte olduğu görülmektedir. Aynı zamanda işin bedensel olmaması da beklentiler arasındadır. En sonda ise işin ilginç olması bulunmaktadır. Buna göre bir işten beklentiler genellikle çalışmanın birincil geçim fonksiyonları ile daha fazla ilintili iken, sosyallik ikinci planda gelmekte ve kendini gerçekleştirme en sonda kalmaktadır. Elde edilen bu sonuçları görüşülen kişilerin demografik (yaş, cinsiyet) ve sosyoekonomik (eğitim, gelir) özelliklerine göre çapraz analizler yapıldığında iyi bir işte aranan özellikler sıralamasında önemli değişimler olmasa da bu analizlerde bazı detaylar göze çarpmaktadır. Buna göre iyi bir işte aranan özellikler sıralamasında cinsiyete göre bir değişim olmuyor. Ancak kadınların erkeklere göre ücret ve iş güvenliğine daha fazla puan verdikleri görülmektedir. Öte yandan yaşa göre bakıldığında da iyi bir işte aranan özellikler sıralamasında büyük bir değişim olmuyor.
Eğitim’in bütün sosyo-demografik değişkenler arasında iş ve mesleklere dair tutum ve düşünceleri en fazla ve anlamlı bir biçimde etkileyeni oluğu görülmektedir. İyi bir işte aranan özellikler sıralamasında eğitim düzeylerine göre önemli değişimler gerçekleşmese de daha fazla dalgalanma olduğunu görmekteyiz. Genel sıralamada en üstte ve en altta yer alan özelliklerin skorlarında eğitim düzeylerine göre değişim görülmektedir. İşin ilginç olması, kendi kararlarını verebilme imkanı ve topluma faydalı olması isteği, artan eğitimle doğru orantılı olarak artmaktadır.