Kırklareli’de kadınların ön planda olması, toplumsal cinsiyet konusunda bazı tabuları yıktığımızı gösteriyor aslında. Toplumsal cinsiyet, bireyin dünyaya gelişi ile başlayan bir yapılanma evresini kapsamaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramı ile esas olarak anlatılmak istenen bireyin içinde yer aldığı toplumsal yapıda toplumun biyolojik cinsiyetlere yüklediği bir takım roller ve bu rollerin bireylerin yaşamındaki etki düzeyidir. Bu etki düzeyi sosyal yaşamda kadın veya erkek olmanın; giyim tarzına, davranış düzeylerine, sosyal rollere, paylaşılmış ya da paylaşılacak olan iş bölümlerine, çalışma koşullarına, toplum içerisindeki konuma göre şekillendirildiği durumlarda ortaya çıkmaktadır.

Toplumsal cinsiyet kavramı içerisinde bireyin bulunduğu toplumsal yapıyı, toplumsal normları, sosyal değerleri, kültürü, feminenliği/kadınsılığı, maskülenliği/erkeksiliği ve birçok kavramı içerisinde barındırmaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramı bireyin kendisini toplum içindeki roller ekseninde oluşturmasında hayati bir önem taşımaktadır. Çünkü toplumsal cinsiyet bireyin içerisinde bulunduğu toplumsal yapıda kendisini var etmesi, diğer insanlara kendi varlığını kanıtlaması ve daha genel bir ifadeyle bireyin kendisini tanımlaması için vazgeçilmez bir anahtar durumundadır.

Toplumsal cinsiyet kavramının önemi bu kadar açık iken kavramın tanımlanmasında ciddi bir şekilde uzlaşma problemleri yaşanmaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramını tanımlama yoluna giden çok sayıda düşünür bulunmaktadır. Bu düşünürler halen toplumsal cinsiyetin ortak kabul görmüş bir tanımının yapılmasında uzlaşamamışlar ve beraberinde toplumsal cinsiyet kavramının literatürde yer bulmuş çok sayıda farklı tanımlamaları yer almıştır. Şüphesiz bu durum toplumsal cinsiyet kavramının anlaşılmasında anlam karmaşasına yol açmaktadır. Bu anlam karmaşası toplumsal cinsiyet kavramının anlamının anlaşılmamasına neden olan negatif bir etkiyi oluşturmaktadır.

“Toplumsal Cinsiyet” kavramı; kavramsal yönden içerisinde hem toplumsalı yani toplumsal olayları, toplumsal durumları, toplumsal olguları vs. barındırırken cinsiyet kavramını da beraberinde getirir. Bu iki kavram sosyologlar tarafından uzun yıllar boyunca tartışılmış ve nihai bir sonuca varılamamıştır.

Toplumsal cinsiyet, bazı durumlarda çok tarafsız bazı durumlarda ise yeterince tarafsız olmayan bir kavramdır. Toplumsal cinsiyeti tarihsel araştırma içine sokan F.Thebaud şöyle der: “Kimilerine göre toplumsal cinsiyet erkekler ve kadınlar arasındaki egemenlik ilişkisini maskeleme riski taşır; kimilerine göre analiz kategorisi için yararlı bir kavramdır ama anlam belirsizliğine yol açar; kimilerine göre ise egemenlik ilişkisini hesaba katabilecek tek kavramdır”

oplumsal cinsiyet kavramının birçok farklı tanımı vardır. Bu tanımlar şüphesiz çokça kavramı içerisinde barındırmaktadır. Ancak bu kavramlar içerisinden bazıları daha belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; birey, feminenlik(kadınsılık), maskülenlik(erkeksilik) ve kültür kavramıdır. Bu kavramları toplumsal cinsiyet perspektifinde ele alıp daha genel bir tanımlama yoluna gitmemizde, toplumsal cinsiyet kavramının şüphesiz daha geniş ölçekte uzlaşılabilecek bir tanımın var olabilmesine ve daha anlaşılır bir zeminde yer almasına olanak sağlayacaktır.

İlk olarak toplumsal cinsiyet kavramının bireyle olan ilişkisine bakmadan önce birey kavramının kavramsal analizini yapmak daha faydalı olacaktır. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “birey, toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal ve iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert” olarak tanımlanmaktayken Sosyolojik Düşünce Sözlüğünde “birey, genelde toplumların oluştuğu birim” olarak tanımlanmaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramının oluşumunda ve toplumsal anlamda cinsiyetin toplum içerisinde yer etmesine olanak sağlayan kilit unsur “birey” dir.

Toplumsal cinsiyet kavramı, bireyin doğuştan biyolojik olarak elde ettiği bir nitelik değildir. Bireye doğrudan veya dolaylı yolla ailesinden, arkadaşlarından, okul yaşamında karşılaştığı tüm öznelerden yani genel olarak toplumsal yapı içerisinde yer alan tüm eyleyenler tarafından bireye yüklenilmek istenen davranışlar, normlar ve toplumun yüklediği ilke ve dogmalar bütünüdür. Toplum, bireylerin sosyalleşme sürecinde elde ettikleri davranış kalıpları ve bu davranış kalıplarının dışa yansıması sonucu oluşturdukları görünümleri toplumsal cinsiyete göre oluşturmaktadır.

Çünkü hemen her toplumda cinsiyet ile davranış kalıpları ve bu davranış kalıplarının yansıması sonucu oluşturdukları görünümler arasında doğrudan bir ilişki olduğu apaçık ortadadır. Bu iki olgunun toplumsal cinsiyetle olan ilişkisi bireylerin sosyalleşme sürecinde toplum içerisindeki cinsiyetini temsil etmektedir. Bu temsili süreçte birey, doğduğu andan itibaren bir takım toplumsal cinsiyet rolleri üstlenmekte ve bu rolleri kabul edip, yaşamına uyguladığı takdirde yaşamı boyunca bu rolleri sürdürme eğilimi göstermektedir.

Toplumsal cinsiyet demek artık sadece kadınları ve kadınların her alanda karşılaştıkları sorunları ele alan bir kavram değildir. Bu kavram artık cinsiyetler arasındaki karşılıklı ilişkilerden yola çıkarak eril ve dişil karşılaştırmalarından hareketle fikirler oluşturma isteğinin bir göstergesidir