Stres, artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Tabii bu da bizim için yeni soruların anahtarı oldu. Stresle başa çıkma yöntemlerinden tutun da stresi hayatınızdan nasıl kaldırabileceğinize dair bir sürü şey okudunuz, bir sürü şeye maruz kaldık.
İtiraf etmek gerekir ki hepimiz stresli zamanlar geçiriyoruz. Günlük hayatımızda, iş yerimizde, trafikte, okulda ve evde stresli anlarımız oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi ülkeler arasındaki gerilimler, fiyatların değişimi ve üretimin gidişatı da bizi stresli bir hale sokuyor.
Eskiden bir araya gelir günü kurtarırdık. Sonra bu yetmemeye başladı, ülkeyi kurtarmaya başladık. Şimdi bu da yetersiz geliyor. Dünyayı kurtarmak istiyoruz. Bu sebeple de her şey bize stres yaratmaya başlıyor.
Stres hayatımızda bu kadar yoğunken bununla başa çıkmak için yapabileceğimiz bir şeyler var tabii ki. Mesela egzersiz yapmak, kaliteli bir uyku çekmek, günlük tutmak, sağlıklı bir yaşam sürmek gibi.
İyi de stresliyken bunları nasıl yapabilecek gücü bulacağız?
İnsan stresliyken hiçbir şey yapamıyor. Belki de stresle başa çıkmanın ilk adımı budur: Hiçbir şey yapmamak.
İnsanın stresli olmasının sebebi nedir? Ya geçmişte yaşadığı bir şeyin bugüne dokunuşu ya da gelecekte yaşanabilme ihtimali olan bir şeyin yine şu ana dokunmasıdır. O halde zihnimizi hiçbir şey yapmayarak içinde bulunduğumuz ana odaklamamız gerekiyor.
Zihnimiz bize oyun oynamak için gelecekte ya da geçmişte gezinmeye başlıyorsa, yaptıklarımızla ya da yapmadıklarımızla zihnimizi içinde bulunduğumuz ana çekebilmemiz gerekiyor.
Aslında bize stres yaratan şeyler zihnimizde dolaşıyor. Bizi düşündüren duygular, düşünceler birer top yumağı gibi. Düşündükçe büyüyor ve yuvarlanmaya başlıyor. Böyle anlarda bu ip yumağını çözmek yerine sadece izlemek gerekiyor.
Anlamaya çalışmadan, çözmek için uğraşmadan sadece bakmak. Hani gösteri sanatçıları topları üçer beşer havada çevirirken asla toplara bakmazlar ya onun gibi düşünün. İşte o düşünce ve stres toplarını hiç düşürmeden çevirebilmek için rahatlamış, temiz ve sakin bir aklımız olmalı.
Eğer şu an içinde olduğumuz ana ulaşmak istiyorsak biraz beklemeliyiz. Kendimize ulaşabilmeliyiz. Bugün içinde bulunduğumuz dünyada, bir başkasına ulaşmak için kullanabileceğimiz pek çok şey var. Kilometrelerce ötedeki insanlara, bir başka kıtadaki insanlara ve dünyanın öbür ucundaki insanlara ulaşabilmemizi sağlayan pek çok cihaz var.
Tüm bunların yanı sıra kendimize ulaşabilmemizi sağlayan bir cihaz yok. Oysa insan en çok kendisine ulaşmak istiyor. Hatta en çok kendisine ulaşması gerekiyor. Biz, kendi istediğimizi ve planımızı anlayabilmemiz için kendimizi tanımalıyız.
Kaldı ki stresin sağlık için zararlı olup olmadığı da hala tartışma konusu durumunda. Bir araştırma bu konudaki fikirleri tek tek açığa çıkartmak amacıyla yapılmış. Yaklaşık sekiz yıl süren araştırmada, katılım sağlayanlara sadece iki soru sorulmuş. Bu sorulardan ilki geçen yıl ne kadar strese maruz kaldıkları diğeri de stresin sağlık için zararlı olduğu konusunda ne düşündükleri.
Araştırmanın sonucunda, strese maruz kaldıklarını söyleyen kişilerin ölüm riski artmış. Fakat bu artış sadece stresin sağlığa zararlı olduğunu düşünen insanlar arasında artmış. Yani stresin sağlığa bir etkisi olmadığını düşünen insanlar, stresli de olsa sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmişler.
Dünya gerçekten çok zor bir yer. Dünyadaki her insanın kafası karışık, her insan çok meşgul. Tıpkı bizim de yaşadığımız zorlukları yaşıyor insanların hepsi.
Bu durumda stressiz bir yaşam sürmek tabii ki mümkün değil. Kaldı ki artık daha stresli bir döneme de giriyoruz. Stresi hayatımızdan çıkartmak yerine ona olan bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum ben.
Stres, korktuğumuz kaçtığımız bir ‘öcü’ olmaktan ziyade anlayabildiğimiz, şekillendirebildiğimiz bir şey olursa daha kolay hale gelir her şey.
Stresli anlarınızı bir durak gibi düşünün. Tüm bu koşuşturmanın içinde durup biraz nefes alabileceğiniz bir durak gibi.
Zaten her adımınız bir stres getirecek size. Yeter ki o derin nefesi alabilelim.
Görüşmek üzere.