Sizin için yazılan bir şeyler okumayalı ne kadar zaman geçti?

En son ne zaman bir başkasının ağzından sizin için güzel cümleler döküldü, en son ne zaman birisi sizin omzunuzu dostça sıktı, sırtınızı sıvazladı?

Zaman hızlı geçiyor. İlerlerken de önüne bin bir türlü şey katıp götürüyor. Hepimizden bir parça var içerisinde.

Dün eve yürürken uzun uzun düşündüm. Birilerine yaranmak, birilerinden övgü toplamak bana göre değil. Genelde bir iş aldığımda ya da bir işe talip olduğumda elimden gelenin en iyisini sadece kendi vicdanımı rahatlatmak için yaparım.

Fakat insanın doğasında mı yoksa sadece benim karakterimde mi var bilmiyorum; insan bazen tebrik duymak istiyor.

İnsan, birilerinden onu rahatlatacak, derin bir nefes aldıracak bir şeyler okumak, duymak, dinlemek istiyor. Bu söylediklerim illaki övgü cümlesi olmak zorunda değil.

‘Seni anlıyorum’ ya da ‘Seni anlamaya çalışıyorum’ da yeterli bence.

Kaç kişi anlamaya çalıştı sizi?

Kaç kişiye içinizi hiç sıkılmadan açabildiniz, utanmadan anlatabildiniz içinizde büyüttüğünüz o derin korkuları?

Geçen gün Dingiloğlu Parkı’nda otururken, Kırklareli’ye geldiğim ilk günü hatırladım. Tutacağım eve gitmeden önce en büyük korkum bir komşumun olmamasıydı.

Ben İstanbul’da yaşarken, komşuluk ilişkisinin eski zamanlardaki yaşandığı bir semtteydim. Belki de bizim sokağa özgüydü bu.

Herkes birbirini ezelden tanıyor, güveniyordu. Bu da aramızdaki bağı ilerletmişti. Çocukluğumda da annem beni sık sık komşulara bırakırmış. Yaşım büyüdükten sonra da böyle devam etti bu. Evde kimseyi bulamadığımda, evde canım sıkıldığında hep çalacak bir kapım vardı.

Buraya gelirken en çok bunun yokluğunu yaşarım diye korkmuştum.

Şükür ki korktuğum başıma gelmedi. İlk sene komşularım da öğrenciydi. Bana hem ders konusunda hem de arkadaşlık konusunda çok emekleri geçti. Sanki o zamanlar daha masumdu insan ilişkileri.

Ya da biz birbirimize, uzakta tekrar kavuşmuş iki kardeş gibi davranıyorduk. Şimdi durum değişti.

O zamanlar birileri tarafından önemsendiğimi, birileri için daha önemli olduğumu düşünürdüm. Gerçi birine karşı sevgi sadece böyle belli edilebilir mi bilmiyorum ama belki de benim sevgimi dışa vuruş biçimim buydu.

İnsanlardan da uzun zaman bunu bekledim.

Yüzüm çok asılmaz ama asık olduğunda birilerinin bana nasıl olduğumu sorması, iki sırtımı sıvazlaması, omzuma dostça dokunması benim için her şeyden daha önemliydi.

Artık öyle mi bilmiyorum.

Uzun zaman oldu, düşüncelerim hislerimi kapatıyor artık.