Kırklareli’de yaşanan çokkültürlülük zaman zaman ilgimi çekiyor. Farklı kültürlerin bir araya gelmesi her zaman hoş karşılanır. Öyle ki farklı kültürlerin bir arada barış içerisinde yaşayabilmesi zaten başlı başına takdire şayan bir durumdur. Ama bunun öteki yüzü yok mu?

Hayatımızda olan biten her şey gibi, ikili ilişkiler gibi, kültürlerin bir arada yaşamasının da tıpkı bir madalyon gibi iki yüzü yok mu?

Tabii var. Modern toplumlarda artan uyumsuzluğun başlıca kaynağı olarak iş bölümü görülebilir bence.

Artan uzmanlaşma, kültürel dünyanın çeşitli bileşenlerini yaratmaya yönelik geliştirilmiş bir yeteneğe yol açar.

Ancak, aynı zamanda son derece uzmanlaşmış birey, kültürün bütünü hakkındaki anlayışını yitirir ve onu denetleme yeteneğini kaybeder.

Nesnel kültür büyüdükçe, bireysel kültür körelir. Bunun örneklerinden biri şudur; Kendi bütünlüğü içinde dil, çok büyümüştür oysa ki belirli bireylerin dilbilimsel yeteneklerinin azaldığı görülür.

Benzer şekilde teknoloji ve makinelerin gelişimiyle birlikte, birey işçinin yetenekleri ve becerileri çarpıcı bir şekilde azalmıştır

Son olarak, entelektüel alan çok büyüdüğü halde giderek az sayıda bireyin entelektüel etiketini hak ettiği görülür.

Son derece uzmanlaşmış bireyler, üzerinde ya hiç denetimlerinin birbiriyle ilişkili dünyasıyla karşı karşıya kalırlar.

Tinsellikten yoksun mekanik bir dünya, bireylere egemen olmaya başlar ve onların yaşam tarzları çeşitli biçimlerde etkilenir. Üretim edimleri, içinde bireylerin kendi rollerini, genel süreç açısından veya son ürünün üretilmesi açısından görmedikleri, anlamsız egzersizler haline gelir.

İnsanlar arasındaki ilişkiler, son derece uzmanlaşır ve kişisellikte uzaklaşır. Tüketim, anlamsız bir ürünü bir diğerinin ardından bir çırpıda silip süpürmekten çok fazlası değildir.

Nesnel kültürün kitlesel büyümesinin, yaşam ritmi üzerinde çarpıcı bir etkisi olmuştur. Genel olarak önceki çağların özelliği olan eşitsizliğin modern toplumda düzleştirilmiş ve yerine çok daha tutarlı bir yaşam tarzı geçmiştir. Modern kültürün bu düzleştirilmesinin örnekleri çoktur.

Geçmiş zamanlarda gıda tüketimi, döngüseldi ve çoğunlukla çok belirsizdi.

Hangi gıdaların tüketildiği ve onlara nerede ulaşılabileceği, onların rekoltesine bağlıydı. Bugün gelişmiş koruma ve taşıma yöntemleriyle birlikte her gıdayı neredeyse her zaman tüketebiliriz. Üstelik, devasa miktarlarda gıdayı koruma ve depolama yeteneği, kötü rekoltelerin, doğal felaketlerin ve benzerinin neden olduğu aksamaları dengelemeye yardımcı olmuştur.

İletişim alanında her zaman olmayan ve öngörülemeyen posta arabasının yerine iletişimin her zaman yapılabilmesini sağlayan telgraf, telefon, günlük posta hizmeti, faks makineleri, cep telefonları ve e-posta gelmiştir.

Eski dönemlerde gece ve gündüz, yaşama, doğal bir ritim veriyordu.

Artık yapay ışıklandırmayla birlikte doğal ritim büyük ölçüde değiştirildi. Önceden gündüz saatleriyle sınırlı olan birçok etkinlik artık gece de gerçekleştirilebilir hale geldi.

Önceden rastlantısal bir söyleşi veya nadir eserle sınırlandırılan entelektüel uyarılma, artık, kitaplar ve dergilerin hazır bulunabilirliği nedeniyle her zaman müsaitti.

Simmel’in döneminden beri diğer tüm alanlarda olduğu gibi bu alanda da durum daha belirgin hale geldi.

Radyo, televizyon ve video kaseti, DVD oynatıcılar ve kaydediciler ve ev bilgisayarları ile birlikte entelektüel uyarılmanın hazır bulunması ve olanakları, Simmel’in hayal edebileceği herhangi bir şeyin çok ötesinde gelişme gösterdi.

Kuşkusuz tüm bunların pozitif tarafları da var tabii. Madalyonun iki yüzünü unutmayın.

Örneğin, insanlar, yaşamın doğal ritmi tarafından daha az sınırlandırıldıkları için onların çok daha fazla özgürlükleri vardır.

Ancak, insani kazançlara karşın, sorunlar da ortaya çıkar çünkü tüm bu gelişmeler, nesnel kültür düzeyindedir ve nesnel kültürün büyümesinin ve bireysel kültürü daha fazla yoksullaştırmasının aracı olan sürecin tamamlayıcı parçalarıdır.

Sonunda, para, görececi bir varoluş tarzının gelişiminde önemli bir etmen ve onun sembolü haline gelmiştir.

Para, birbirine hiç benzemeyen fenomenleri dolar miktarına indirgememize olanak sağlar ve bu da onların birbirleriyle karşılaştırılmalarına olanak sağlar.

Başka bir ifadeyle para, her şeyi göreceleştirmemize olanak sunar.

Görececi yaşam biçimimiz, içinde insanların birtakım ebedi hakikatlere inandıkları yaşam yöntemlerinin karşısında yer alır.

Para ekonomisi, bu tür ebedi doğrulukları yok eder. Mutlak fikirlerden giderek artan özgürlük açısından insanların kazançları, maliyetlerinden çok daha geride kalır. Modern para ekonomisinin büyüyen nesnel kültürüne özgü yabancılaşma, insanlar için mutlakçılığın kötülüklerinden çok daha büyük bir tehdittir.

Belki de daha basit döneme dönmemizi arzulamak zorunda kalmazdık böyle olmasaydı. Ama modern dünyada para ekonomisi ve nesnel kültürün büyümesiyle bağlantılı olan ayartıcı tehlikelerden sakınmamız için bizi kesinlikle uyarır.