Kırklareli’de toplumun tepkileri doğrultusunda çok fazla şey değişikliğe gidiyor. Harold D. Lasswell’in öncüsü olduğu iktidar kuramına göre, siyasal güç ile bireylerin değer yargıları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Kamuoyu ile kamuoyunu oluşturan bireylerin kişisel kanaatleri arasında yakın bir ilişki gören Lasswel, kamuoyunu yaratan düşüncelerin temellerini, kişilerin psikolojilerinde aramıştır. Lasswell’e göre siyasal iktidar, tüm toplumlarda azınlığı oluşturan bir seçkinler grubunun elinde toplanmaktadır.
Bu seçkinler, toplum üzerinde sürekli bir biçimde etkili olmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle de siyasal gücün dayanaklarını ortaya koyabilmek için aktif ve pasif kamuoyu arasında bir ayırım yapmak gerekir. İktidarı elde etmeye uğraşanların bu görüşlerini, hangi içgüdülerin etkilediğini incelemeye çalışan Lasswell için önemli olan, psikolojik süreçler sonucu meydana gelen kamuoyu kanaatinin, toplum ve dolayısıyla iktidar üzerine etkisidir.
Kamuoyunu sosyolojik açıdan açıklayan bilim adamları arasında öncelikli bir yere sahip olan William Albig’e göre, kamuoyu, herhangi bir gruba dâhil bireylerin, tartışmalı bir konuda, birbirleri üzerindeki karşılıklı etkileşimleri sonucu ortaya çıkan kanaatlerdir. Albig, “Grupta her an egemen bir fikir olabilir; fakat grup üyelerinin ileri sürdükleri başka fikirleri de vardır. Grubun bu şekilde ortaya çıkan fikirleri statik değildir; tartışmaya yeni unsurlar girdikçe değişebilir” demektedir.
Ünlü düşünür Niklas Luhmann’a göre, kamuoyunun görevi “konulaştırma”dır. Bu işlev analiz edilebilir belirli ilgi kuralları çerçevesinde cereyan eder. Luhmann, kamuoyunun konuları tartışmaya açarak işlevini yerine getirdiğini söylemektedir. Sistem ve toplum birçok konuyla aynı anda baş edemez. Öte yandan, acil konuların ele alınıp değerlendirilmesi, hayati önem taşıyabilir. Bu nedenle, kamuoyu süreci, kısa bir süre boyunca, dikkatleri acilen ele alınması gereken konu üzerinde toplar. Bu kısa süre içinde bir çözüm bulunması şarttır.
Luhmann’ın varsayımına göre, “siyasi sistem-kamuoyuna dayandığı sürece- kararların alınmasında etkili olan kurallarla değil, ilgi kuralları üzerinden bütünleştirilir” yani hangi konuların hayati önem taşıdığı kararı ve bu kararların masaya yatırılması üzerinden. Ancak, Luhmann’ın öngördüğü kamuoyu işleyişi Noelle-Neumann tarafından eleştirilir. Noelle-Neumann, “çoğunlukla konunun bir siyasi parti tarafından topluma iteklendiğini” söyler. Luhmann ise bu süreci kınayarak “manipülasyon” kavramına atıf yapar ve medyanın tek yönlü bir iletişim sistemine sahip olmasına bağlar.
Henüz toplumsal kabul görmeyen ve kamuoyunun yeterince dikkatini çekmemiş bir konuyu gündeme getirmek isteyenlerin, kamuoyuna yönlendirmek için müdahale etmekte kullandıkları bazı yöntemler vardır. En genel anlamda, kamuoyuna “zorlama” veya “ikna” olmak üzere iki biçimde müdahale edebilir.
Kamuoyunun dikkatini zorla bir noktaya çekebilmek için yapılan toplu eylemlerdir. Söz gelimi grevler bu tür bir yöntem olarak sayılabilir. Grevin kamuoyunu etkileme ve bu yolla siyasi iktidarı belli bir politikaya zorlama gücü vardır. Grevin haklılığı kamuoyu tarafından benimsenirse, iktidar greve gidenlerin taleplerine karşı kayıtsız kalamayacaktır.
Hükûmetleri zorlamak için, grev gibi barışçıl ve yumuşak eylemlerin yanında zaman zaman Batı ülkelerinde çok sert ve şiddete varan eylemler de olabilmektedir. Hükûmetin tarım politikasını protesto eden köylülerin ana yolları kapatması, yollara patates dökmesi, ürünleri şehir meydanlarında yakması vs. gibi. Ancak şiddete ve kamu düzenini bozan durumlara evrilen hareketlerin kamuoyu desteği alması zorlaşmakta ve bu da hak talep edenlerin hükûmetin politikaları karşısında ellerini zayıflatmaktadır.
Bu yöntem ile kamuoyuna müdahale etmeyi tercih edenler, çeşitli iletişim teknikleri ve medya yardımı ile kamuoyunun desteğini kazanmayı amaçlarlar. Bu doğrultudaki etkinliklerini de propaganda ve haber olmak üzere iki biçimde gerçekleştirirler. Propaganda medyadan yer ve zaman satın alınarak yapılan bir kamuoyuna müdahale biçimi iken, haber propagandadan daha itibarlı, daha güvenilir fakat kullanılması çok daha zor ve karmaşık bir süreçtir. Çünkü haber, gerçek, tarafsız, yeni, nesnel, erdemli vs. gibi olumlu ve inandırıcı tüm özellikleri bünyesinde barındırır. Bu olumlu özellikleriyle haber, propaganda veya reklamın soğuk ve baskıcı, zorlayıcı yüzünden uzaktır.
Medyanın gücü konusunda konuşmak, aslında bu araçların iktidarını elinde bulunduranların ve denetleyenlerin veya bu kitle iletişim araçlarını “kanal” olarak kullanarak kendi mesajlarını yaymak isteyenlerin, kamuoyu üzerinde ne kadar etkin olabildiklerini konuşmak demektir.