Kırklareli’de öğrencilerin gelmesiyle birlikte yeni bir hayat başladı sanki. Eğitim yoluyla toplumsal hareketlilik, geniş ölçüde yukarı doğru dikey toplumsal hareketliliğin konusudur. Bu sebeple kişilerin gelirlerine, mesleki statülerine ve eğitim derecelerinin prestijine göre belirlenen toplumsal tabakalaşmayla ilgilidir. Toplumsal hareketlilik çalışmaları eğitimi, bireylerin toplumdaki konumlarını tanımlayan ölçütler arasında ele alır. Bu bağlamda eğitimin toplumsal hareketliliği destekleyip desteklemediği ya da toplumsal eşitsizlikleri koruyup korumadığı bu araştırmaların ana gündemidir.

Bu araştırma alanı, eğitim sosyoloji ile toplumsal tabakalaşma çalışmalarını birbirine yaklaştırır. Eğitimle toplumsal hareketlilik çalışmalarını tasnif etmek gerçekten zordur. Kronolojik olarak, toplumsal hareketliliğin ölçüm kriterlerine göre, düşünürlerin politik ve kuramsal yönelimlerine göre çalışmaları kategorize etmek mümkündür. Ancak her tasnif, bütün çalışmaları belli başlıklar altında toplayamadığı gibi bazı çalışmaları da belirli tanımsal çerçeveyle kısıtlayacaktır.

Kupfer eğitim yoluyla toplumsal hareketlilik çalışmalarını üç kategori altında toplar: bireysel güdüler, eğitim kurumları ve toplumsal yapılar. Bu tasnif aynı zamanda toplumsal hareketlilik çalışmalarını kronolojik olarak ele almayı kolaylaştırmakta ve mikro, mezo ve makro çalışmalar sıralaması yapabilmeyi de sağlamaktadır. Diğer taraftan diğer tasnifler gibi bu alandaki bütün çalışmaları altında toplayan başlıklar içermemektedir. Ancak eğitimle toplumsal hareketlilik konusunda genel bilgi edinmemizi sağlayabilmektedir.

ğitim yoluyla yukarıya doğru dikey toplumsal hareketlilikte bireysel güdülenme, özellikle benzer toplumsal sınıf ve statü grubuna ait bireylerin farklı başarı düzeylerini açıklamak için elverişlidir. Alt toplumsal tabakalardan üst tabakalara doğru eğitim yoluyla gerçekleşen toplumsal hareketlilikte etkili olan bireysel güdülenmenin en önemli kaynağı birey, aile ve dindir. Yapısal işlevselci yaklaşım toplumsal hareketliliğin bireysel güdülenme boyutunu en fazla vurgulayanlardır. Bu, liberal demokratik siyasi sistemin kitle eğitiminin tüm bireylere fırsat eşitliği sunma ve her bireyin potansiyelini geliştirme amacına dayanmaktadır. Buna göre eğitim kurumlarının görevi tüm öğrencileri bilgi, beceri ile donatmaktır.

Herkesin eğitim hakkının olduğu, temel eğitimin zorunlu olması ve bütün vatandaşlara ücretsiz erişim sağlanması bu anlayışın ürünüdür. Eğitime yüklenen bu anlam dikey toplumsal hareketliliği teşvik etmeyi de amaçlar. Ancak buna rağmen Parsons’a göre fırsat eşitliği bütün öğrencileri başarılı kılmayacak ve bazıları kaybedecektir. Bunun sebebi öğrencilerin ailelerin eğitimden beklentilerinin ve öğrencinin başarısına yönelik tutumlarının farklı olmasının yanı sıra öğrencileri yetenek olarak ve bireysel güdülenme açısından da farklılaşmasıyla ilgilidir.

Dolayısıyla öğrencinin bireysel güdüsünün azlığı eğitimdeki başarısını ve toplumsal hareketliliği olumsuz yönde etkileyecektir. Merton’da söz konusu eğitimde fırsat eşitliği ideolojisinin bireyler tarafından içselleştirme derecesinin toplumsal hareketliliği etkileyeceğinin altını çizer. Merton bireylerin ya da grupların hepsinin maddi kazanç için rekabet etmiyor oluşlarını tam eşitliğin mümkün olmadığını göstermek için delil olarak sunar. Çünkü bireylerin hepsinin kazanmak için yeterli bireysel güdülenmeye sahip olmamaları gibi egemen ideolojiye inançları da toplumsal hareketlilikte belirleyici olacaktır. Eşitlik ideolojisinin egemen olduğu demokratik toplumlar ise bireysel güdüleri ve eşitliğe olan inancı sağlayan toplumsal yapıyı oluşturur.

McClelland da Merton gibi toplumsal yapının toplumsal hareketliliğe yönelik güdülenmeyi ve motivasyonu oluşturacağını savunur. Ancak McClelland psikolojik ve dini faktörlerin motive edici gücünden bahseder. Protestan eğitimi, ebeveyn tutumu ve girişimci davranışın başarıyla ilişkisini araştıran McClelland başarının motivasyon ve güdülenmedeki farklılaşmaya göre şekillendiğini öne sürdü. Ona göre güdülenme belirli kişilik özelliklerinden kaynaklanmaktadır ve bu özellikler de aile ortamı gibi toplumsal bağlama sahiptir. Toplumsal hareketlilikte bireysel güdülenmeyi öne çıkaran araştırmaların bir kısmı göçmenlerin eğitimine yoğunlaşır.

Tepecik Almanya'daki etnik azınlıklardan yukarıya doğru toplumsal hareketlilik gerçekleştiren çocuklar üzerinde bir çalışma yürütmüş ve bu çocukların ailelerinin eğitime yönelik olumlu bir tutum sergilediklerini tespit etmiştir. Kaya da Tepecik’in görüşünü desteklemiştir. Ayrıca, ebeveynleri Almanya'da Türk göçmen olan ve eğitimle yukarı doğru toplumsal hareketlilik gerçekleştiren üç kadınla mülakat yapmıştır.

Kaya, Türk işçiler arasında tıp ve hukuk alanlarına yüksek itibar atfedilmesinden dolayı bu mesleklere olan yoğun ilgiyi işaret etti. Böylece tıp ve hukuk alanlarında meslek sahibi olarak yukarı doğru toplumsal hareketlilik gerçekleştirenlerin sahip olduğu aile kaynaklı bireysel güdülenmeyi gösterdi.