İnsan hayatı boyunca bazı zamanlarda kendini dışarıdan soyutlar. Nedense Kırklareli’de pek çok kişinin son zamanlarda bir çözülmenin içerisine girdiğini düşünüyorum.
Çözülme teorisi yaşamdan geri çekilme anlamına da gelmektedir. Yaşlanma çalışmalarında makro ve mikro teorileri birleştirir. Yaşlanmayı net bir şekilde ilk kez ele alan sosyal teoridir. Cumming ve Henry’nin Growing Old çalışmasından üretilmiştir. Bu teoriye göre, sağlığı bozuk ya da yoksulluk gibi diğer bağımsız etmenlerden bağımsız olarak yaşlanma, birey ve onun toplumsal bağlamla olan bağının tedricen fakat kaçınılmaz olarak çözülmesini içerir. Oysa bu çözülme işlevsel görülebilir, çünkü gücün yaşlılardan gençlere geçmesini sağlar. Bu açından bakılınca emeklilik de firmaların çalıştırıp emekli edebilecekleri kişiler ve gençlere açacakları yeni fırsatlar hakkında planlar yapmasına olanak sağlar. Aynı zamanda çözülme, toplumdaki dengenin korunması ve sosyal gücün kuşaklar arasında geçiş yapmasını mümkün kılar.
Bireyler çalışma alanından ayrılarak ya da toplumsal anlamda çözülme yaşayarak kendileri ölüme hazırlarlar. Ayı şekilde toplum da etkin olma baskısını azaltarak ve gençlerin topluma dahil olmasını sağlayarak bireyi yaşamın ileriki safhalarına hazırlar, böylece ölümün birey üzerindeki etkileri azalmış olur. Çözülme üçlü bir kaybı temsil eder; rollerin kaybı, toplumsal çevrenin küçülmesi ve toplumsal norm ve değerlere olan yükümlülük ve bağlılığın azalması. Bu bakış açısına göre nitelikli yaşlanma, bireyin geçmiş aktivitelerinden geri çekilene ve ölümle haşır neşir olana dek faaliyet derecelerinin azalması ve dahil olma oranının düşmesi anlamına gelir. Bu süreçten hem birey hem de toplum kârlı çıkar. Bireyin toplumsal baskı ve stresten, rekabetten kurtulması anlamına gelir. Toplum için ise yeni üyelerin toplumda boş kalan yerleri doldurması demektir. Bu karşılıklı geri çekilme hem nitelikli yaşlanma hem de toplumun düzenli bir şekilde devamı için gereklidir
Bu teori hem ilk temel gerontoloji teorisidir ve hem de ‘nitelikli’ yaşlanmanın yollarına dikkat çekmiştir. Nitelikli yaşlanmaya negatif bir yaklaşımdır ve diğer nitelikli yaşlanma yollarından kavramsal olarak farklı değildir.
Problematik metodolojik konular ampirik olarak ancak bir teoriyle test edilebilir. Çözülme teorisini destekleyecek bazı ampirik kanıtlar vardır; eşlerinin ölmesi ya da çocuklarının evden ayrılmasıyla bireyler yaşlandıkça bazı rollerini kaybederler. Fakat bu kaybedilen rollerin yerini farklı şeylerle doldururlar. Örneğin, dul kalanlar yeniden evlenebilirler. Ampirik veri azalan toplumsal aktiviteyi göz önüne serebilir, fakat bu değişimlerin kaçınılmazlığı, zorunluluğu ve uyarlanabilir doğası ispatlanmamış kalır. Teorinin doğruluğu tartışmalıdır, çünkü çözülmenin pek çok çeşidi vardır; evrensel olabilen zorunlu emeklilik ve başarısız çözülme gibi. Daatland, yaşlanmayı hayatın farklı ve önemli bir aşaması olarak tanımlayan ve multidisipliner bir perspektifle açıklanabileceğini savunan çözülme teorisinin gerontolojinin gelişmesinde önemli bir basamak olduğunu belirtir.
Pek çok eleştirmen, toplumsal ve sağlık politikalarının formulasyonundaki etkisinden dolayı teorinin yaşlı insanlar üzerinde negatif bir etkisi olduğunu savunur. Blau, çözülme teorisinin, Amerikan toplumunda yaşlı insanların marjinalliği konusuyla ilgilenmekten ve bununla yüzleşmekten kaçınmak için kullanıldığını savunur. Estes, teorinin popülerliğinin, Birleşik Devletler’de yaşlılarla ilgili politikalar üzerinde etkili olduğunu belirtir. Buna göre söz konusu yaşlılık anlayışı, ya yaşlılarla ilgili hiçbir politika oluşturulmamasına ya da yaşlıların toplumun diğer yarısından ayrılmasına neden olmuştur. Benzer bir durum İngiltere için de geçerlidir.
Yaşlılar için gerçekleştirilen hizmetler diğerlerinden ayrı tutulur. Örneğin, yaşlılar için sağlık hastanelerin merkez binalarından uzağa, mümkünse en eski binalara kurulur. Yaşlıları tecrit etmeyle ve diğer refah oluşumlarından uzak tutma ile ilgili politikaların entelektüel temelini çözülme teorisi oluşturur. Bu tür tecrit gibi uygulamalara ve negatif klişeleri rasyonelleştirmeye meşru zemin teşkil eder. Teori, yaşlılar ile diğer gruplar ve kendileriyle ilgilenen profesyoneller arasında ‘sınırların’ oluşmasını getirir ki bu da hizmetlerin kalitesinin düşmesine ve onlarla çalışacak kişilerin yeteri kadar eğitilmemesine neden olur. Ayrıca, yaşlıların yaşadığı sorunlara ve bunlara yönelik geliştirilen politikaların sahip oldukları farklılığın gerekçelendirilmesini sağlar. Hizmet kalitesindeki zayıflık, düşük emekli maaşları ve yetersiz bakım standartları yaşlılığın bir çözülme zamanı olduğu teorileştirilerek haklı gösterilmeye çalışılabilir. Dolayısıyla onlara marjinal ve standardın altında ilgi ve bakım sağlamak kabul edilebilir kılınır.
Çözülme teorisi pek çok akademik eleştiriye maruz kalmıştır. Çözülme teorisine karşı bir tepki olarak geliştirlmiştir. Bunlardan en önemli ikisi aktivite ve süreklilik teorileridir. Bu iki teori bireyin yaşlanmasıyla ilgilidir ve hem mikro hem de mezo ölçekli teorik perspektiflerdir. Yine de yapısal işlevselci paradigma dahilindedir ve dolayısıyla toplumdaki dengeyi gözetir. Nitelikli yaşlanma konusunda, toplumsal sisteme uyum ve bütünlüğe odaklanır.
Çözülme teorisinin tam karşıtı aktivite teorisidir. Havighurst tarafından gerçekleştirilen bu perspektif, orta yaştaki davranışların olabildiğince sürdürülmesini içerir. Burada orta yaş ‘başarının’ nirvanasıdır ve her zaman onu geri kazanmaya çalışırız. Yaşlılıkla kaybedilenlerin yerine başka şeyler koymak gerekir. Örneğin, emekli olan kişi kaybedilen rol yerine, gönüllü çalışmalar gibi yenilerini koymalıdır. Burada farklı faaliyetlere yüklenen anlam ve değerlerin aynı olduğu ve toplumun tüm üyelerince paylaşıldığı varsayılır. Bu varsayımlar temelsiz olabilir. Bu yaklaşım, faaliyet ve uğraşların nitelikli yaşlanmaya olanak sağladığını savunur