Kırklareli’de bazen sokaklarda çocuk satıcılara rastlıyorum. Aslında içinde bulunduğumuz dönemde bunların olması biraz garip gelse de bu kavram aslında insan hayatının tamamı boyunca etkili olmuştur.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre 18 yaşının altındaki her birey çocuktur. Çocuk kavramının tanımlanmasında ülkelerin gelişmişlik düzeyleri etkili olduğu gibi, çocukluk döneminin hangi yaşlarda başladığı ve hangi yaşlarda sona erdiği toplumdan topluma farklılık gösterebilmektedir. Örneğin; Bir toplumda içerisinde bulunduğu yaş dönemi itibariyle çocuk kabul edilen bir birey, bir başka toplumda yetişkin olarak kabul edilebilir.

Bazı toplumlar da gelişen bir insan yavrusu veya olgunlaşmamış küçük vatandaş olarak tanımlanmaktadır ya da sosyal ve ekonomik bir sorumluluğu üzerine alacak düzeye gelmemiş ve ailesine bağımlı olarak yaşayan kişidir. Farklı bir tanımda ise çocuk, doğumdan başlayarak ergenliğe kadar ki dönemde bulunan kişidir.

Küçük yaşlarda çocukların işgücü piyasasına girmeleri anlamına gelen ‘’çocuk işçi’’ çalıştırılması sosyal bir problem olarak güncelliğini korumaktadır. Çocukların bir meslek öğrenmek veya gelir elde etmek amacıyla iş hayatı içinde yer almaları çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Çocuk işçiliği hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki çocukların çalışma şartları, gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi durumdadır. Gelişmiş ülkelerde eğitime önem verilmesi nedeniyle çocuk işçilik geç yaşta başlarken, gelişmekte olan ülkelerde çocuk işçilik yaşı düşmektedir.

Çocuk işçiliği, oldukça yaygın olan bir kavramdır. Hayatını kazanmak ve aile bütçesine katkı sağlamak için çalışma hayatına 18 yaşın altında dahil olan kişiler çocuk işçi olarak kabul edilmektedir. Çocuklar her toplum da “toplumun geleceği” olarak görülse de çalışma çocuğun bedensel, ruhsal, duygusal ve sosyal gelişimini engeller. Çalışmak zorunda bırakılma günümüzde çok sayıda çocuğun maruz kaldığı sorunlardan biridir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’nin 9. maddesine göre; çocuklar her türlü istismar ve sömürüye karşı korunmalı, ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye katacak fiziksel ve zihinsel gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.

Yapılan araştırmalar, çocuk işçiliğinin temel nedeninin yoksulluk olduğunu göstermektedir. Yoksulluk; temel ihtiyaçları karşılayacak düzeyde bir maddi güce sahip olmamayı ifade eden bir kavramdır. Ailenin yeterli veya düzenli bir gelirinin olmaması, aile bireylerinin eğitim ve iş durumu nedeniyle ailelerin çocuklarını çalıştırmalarına yol açmaktadır. Yoksul ailelerde çocuğun çalışması aile bütçesine katkı olarak kabul edilmektedir. Ancak bu durum çocuğun eğitiminden mahrum kalması ve iş hayatında karşılaşabileceği olumsuzluklar düşünülmemektedir.

Ailelerin yeterli gelire sahip olmamaları, ekonomik zorluklar, çocuklarını okuldan alınarak iş hayatına girmelerine yol açmaktadır. Türkiye açısından bakıldığında yoksulluğu artıran en önemli neden hızlı nüfus artışıdır. Türkiye’de nüfus artış hızının yüksek olması; kırsal işsizliği, göçleri, kentsel işsizliği ve plansız kentleşmeyi beraberinde getirmekte, gelir dağılımında adaletsizliklerin artmasına neden olmakta ve aile gelirinde düşüş yaşanmasına, tüm aile bireylerinin çalışmasını zorunlu kılması adına çocuk işçiliğine neden olmaktadır.

Toplumda var olan gelenekler içinde sürdürülen bir düşüncelerde, çocuk işçiliğine neden olmaktadır. Bu düşünce; Çocukların mutlaka küçük yaşta bir mesleğe sahip olmaları gerektiğidir. Erken yaşta sorumluluk almayan ve serbest bırakılan kişilerin ilerleyen zamanlar da aile geçimini sağlamada faydasız olacağına inanılır. Geleneksel toplumlarda çocuklar için hoş görülen ve hoş görülmeyen davranışlar vardır.

Örneğin; anne babaya işlerinde yardımcı olmak, güzel ahlaklı bir kişi kabul edilir. Bunun tersi olarak anne baba bir işle uğraşıyorken onlara yardımcı olmamak hoş karşılanmayan bir davranıştır. Bu tarz bakış açılarının değiştirilmesi çocuk işçiliğini önlemede büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de köy ve kent bölgelerini karşılaştırıldığında çocuk yetiştirme konusunda bölgeler arası farklılıklar vardır. Kentte yaşayan geliri düşük aileler, çocuklarını bir esnafın yanına vererek aileye gelir sağlamasını veya bir meslek öğrenmesini istemektedir. Köylerde ise çocuklar genelde babalarının işlerine yardım etmekte veya yevmiyeli olarak başkasının tarlasında çalışmaktadır.

Kırsal kesimden, sanayileşmiş kentlere doğru yaşanan göç, çocuk işçiliğine etki eden nedenlerden biridir. Kırsal alanlardan kentsel alanlara göç eden ailelerin büyük kentler de yetersiz işgücü konumunda olmaları nedeniyle işsizlik sorunu yaşamaları, aile gelirinin azalması, sınıflar arası ekonomik sosyal eşitsizliğin büyümesine ve çocukların çalışmak zorunda bırakılmasına neden olmaktadır.