Kırklareli’de çalışmaya başladığım günden beri sosyoloji alanındaki çalışmalarımı da kendimce devam ettiriyorum. Genelde aile kavramı üzerine çalışmalar yaptığım için bu konudaki bilgilerim, diğer konulara kıyasla daha gerçekçi. Bazı sosyologlar aileyi “toplumsal bir grup”, “toplumsal bir birlik”, “toplumsal bir örgüt” olarak tanımlarlarken Yasa aileyi “toplumsal bir organ” ya da bir toplumun hücreleri olarak görür. Yasa, ailenin “toplumsal yapısını” ana, baba ile çocukların vücuda getirdiği ilişkiler ağı ve bu ağ içinde her üyenin üzerine almış olduğu görev ve oynadığı rollerle tanımlamaktadır.

Yasa’nın bu tanımlaması, çalışmalarında kullandığı kuramsal yaklaşımın fonksiyonalizm olduğunu göstermektedir. Yasa aile yapısının farklılığını, aynı toplumsal yapı içerisinde öncelikle yerleşim örüntüsüne dayalı olarak ortaya koyar. Ailenin genel olarak cemaat özelliklerini kaybetmesiyle büyük değişimler içine girdiğini savunur. Bu doğrultudan aileleri çeşitli toplumsal gruplar içerisinde incelemeyi yeğleyerek, çeşitli aile tiplerinden söz eder.

Gecekondu ailesi köy ailesine göre kişileri daha az, üyeleri arasındaki iş-güç biçimi çeşitlenmiş, yararlı gördüğü birtakım köy özelliklerini sürdüren, buna karşılık uygun bulduğu kent özelliklerinden bir bölümünü zamanla kabullenmiş, toplumsal değer ve alışkanlıkları bakımından bir ucu köyde, öbür ucu kentte iki aile tipi arasında bir geçiş durumunu gösterir.

Bu kurumun yapısında ve görevlerinde, köy ailesi özellikleri ile kent ailesi özelliklerinin bir arada bulunması, onu kendine özgü bir tür yapmıştır. Gecekondu ailesi, küçük kasaba ailesinin eşi değildir. Ancak, bu kurumun da birtakım özelliklerini yapısında taşımaktadır. Bu durumu ile gecekondu ailesi köy ve kent ailelerinin değişmeye ve değiştirilmeye uygun değer ve alışkanlıklarını benimsemiş olmakla bir yandan köy, bir yandan da kent ailesinin alışkanlıklarını sürdürmektedir.

Genel olarak Gecekondu ailesi denilince, Türkiye'nin belirli bir döneminin toplumsal yapı koşullarında ortaya çıkmış ve yine bir süre sonra ortadan kalkması beklenilen kendine özgü nitelikleri olan, uzun bir toplumsal tarih göz önüne alınınca, yaşamı kısa sürecek mutsuz bir aileyi göstermektedir. Toplumsal değişim açısından “köy, gecekondu, kent ailelerini” şöyle karşılaştırır: Köy ailesinde tarım, bütün aile üyeleri için ortaklaşa iş-güç alanıdır.

İş, daha çok babadan oğula geçme eğilimdedir. Baba otoritesinin daha sert ve üyelerin toplumsal ilişkiler alanı daha dardır ve nüfuz alanıdır. Köy ailesinin konutu daha farklıdır. Köy ailesi daha kalabalıktır. Evlenme yaşı daha küçüktür. Toplumsal değişme açısından aile yapısının köy ailesinden kent ailesine doğru değişim gösterdiğini savunan Yasa, anne-baba ile çocukların oluşturduğu ilişkiler ağı ve bu ağ içinde her üyenin yükümlülük ve görevleri ile oynadığı roller açısından aile biçimlerini “modern aile”, “çağdaş aile”, “çekirdek aile”, “evlilik ailesi”, “geniş aile”, “kök aile”, “taygeldi ailesi”, “alamancı aile” kavramları ile açıklar.

İbrahim Yasa, anne-baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan aileyi tanımlamak için, modern/çağdaş/çekirdek/dar/evlilik ailesi kavramlarını kullanır. Modern/çağdaş/çekirdek aile kavramlarını aynı zamanda “kentsel aile” kavramı yerine kullanırken, dar aile kavramını, modern aileden farklı olarak, aile üyelerinin eşit haklara sahip olmaması, baba otoritesinin hâkim olması ve ailede üyelerin görev ve yetkilerinin köyün toplumsal yapısı tarafından belirlenmesi ile ayrılan aile biçimi için kullanır. Aynı zamanda geniş aile biçiminde yaşamayan gecekondu aileleri için de kullanır.

Evlilik ailesini, erkek-kadın, onların çocukları ve çoğu zaman büyük baba ve annelerini içeren bir birim olarak tanımlar. Çekirdek aileden farklı olarak kapsamlı bir akrabalık denetimini yansıttığı için kullandığını söyler. Yani evlilik ailesi kavramı modern/çağdaş/çekirdek/kentsel aile kavramlarının karşılığı olarak kullanılabilmektedir. Geniş ailenin başlıca yapısal özellikleri akrabalık ilişkilerinin tek çizgili baba soyuna dayanması, iki veya daha çok çekirdek aile birimlerini aynı konut içinde barındırması ve bunların hepsinin baba evine yerleşmiş olması, ekonomik bir birim veya ortaklaşa bir işletme özelliği taşıması, aile üyelerinin rollerinin kesin olarak belirlenmiş olması, bir yardımlaşma ve toplumsal güvenlik kurumu olmasıdır.

Ayrıca geniş aileyi, “bir çekirdek ailenin etrafına toplanan bazen bir, bazen birden fazla evli çiftten meydana gelmektedir” diye de tanımlamaktadır. Yasa’nın aile biçimlerini tanımlamada kullandığı bir başka kavram “taygeldi ailesi” kavramıdır. 1962 yılında yayınladığı makalesinin başlığı Taygeldi Ailesi (Ayrı cinsten çocuklu dulların evlenmesi)’dir.

Konu ile 1944-45 yılları arasında Hasanoğlan Köyü’nde araştırma yaparken haberdar olduğunu belirtir. “Taygeldi ailesi, atipik evlilikle oluşan bir aile biçimini tanımlar. “Ayrı cinsten çocuklu dulların evlenmesi” olarak ifade edilen bu ailenin oluşması için, ayrı cinsten çocuklu dullar ve onların çocuklarının evlenmesi sonucunda oluşur, küçük topluluklarda yoğunluk kazanır, dullar üzerindeki toplumsal baskı sonucunda ortaya çıkar