Kırklareli konumundan dolayı son zamanlarda ticari amaçlı olarak sık sık ziyaret edilen bir şehir haline geldi.

Uluslararası İktisat, uluslararası ticaret akımları ve uluslararası mali akımlar olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Uluslararası ticaret akımları mal ve hizmetlerden, uluslararası mali akımlar ise mali fon ve ödemelerden oluşur.

Mal akımları uluslararası ilişkiler içinde sürekli, en eski ve en ağırlıklı yeri tutmuştur. Üretim teknolojisindeki gelişmeler, haberleşme ve ulaşım alanındaki gelişmeler ve insan ihtiyaçlarının artışı dünya ticaret ve dünya hizmetler ticaretinin gelişmesindeki etkenlerdir.

Pozitif bilimlerde veya ekonomide teorinin amacı olaylar arasında “neden-sonuç” (causality) ilişkilerini ortaya koymaktır. Uluslararası Ticaret Teorisi’nin temel amacı ülkeler arası mal ve hizmet alım satımlarının nedenlerini açıklamaktır. Bilim adamları olayları oluşturan ana nedenleri ortaya koyabilmek adına, olayları onları çevreleyen ayrıntılardan soyutlarlar. Dolayısıyla bilimsel çalışmalarda varılacak sonuçlar gerçek dünyadaki gibi ayrıntıların yer aldığı bir modelde de geçerliliğini yitirmeyecektir.


Uluslararası Ticaret Teorisi’nde kullanılan bir dizi varsayım vardır. Örneğin analizlerde iki ülkeli ve iki mallı modeller kullanılır. Gümrük tarifelerinin ve ticaret üzerinde öteki kısıtlamaların yer almadığı, mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşulları geçerlidir ve uluslararası taşıma giderlerinin bulunmaz vs. biçimde varsayımlardan hareket edilir.

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin yanıtlamak zorunda olduğu üç ana soru vardır:

Ülkeler neden dış ticaret yaparlar, yani dış ticaretin kapalı ekonomiye göre ülkelere sağladığı yararlar nelerdir?

Bir ülke dış ticaretinin bileşimi nasıl açıklanabilir; başka bir deyişle bir ülkenin hangi malları ihraç, hangilerini ithal edeceği neye göre belirlenir?

Dış ticarette göreceli fiyatlar ya da dış ticaret hadleri nasıl oluşmaktadır?

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin Doğuşu

Klasik İktisat Ekolü’nün de temeli olarak kabul edilen, Adam Smith’in 1776’da yayımlanan “Ulusların Zenginliği” isimli ünlü eseri ile uluslararası ticaret ilk kez bilimsel bir yöntemle incelenmiştir. Uluslararası İktisat bilimine Adam Smith’ten başlayarak özellikle David Ricardo, John Stuart Mill, Alfred Marshall, Eli Heckscher, Bertil Ohlin, John Maynard Keynes, Jacob Viner, Milton Friedman ve Paul Samuelson katkıda bulunmuştur. Uluslararası İktisat bilimsel olarak incelenmeye başlanmadan önce dünyada etkili olan bazı akımlar vardır.


Klasik teoriden önce XVI. asırdan XVII. asır sonlarına kadar dünyada ekonomik ve siyasal doktrin Merkantilizm etkili olmuştur. Merkantilizm’den önce dünyada yaygın bir dış ticaret olayından söz edilemez. Tek istisna, Orta Çağ’da Uzak Doğu ile Avrupa arasında yapılan ve Türkiye’yi bir köprü durumuna getiren İpek Yolu ticaretidir.


Merkantilizm’de İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerin ulusal birliği sağlanmıştır. Ayrıca Merkantalist düşünceler ulusal devletleri oluşturma sürecinde kralların otoritesini arttırma ve ulusal birliği destekleme amacına hizmet etmiştir.


XVIII. asrın ikinci yarısından itibaren Merkantilizm, yerini Adam Smith’in öncüsü olduğu Klâsik Liberalizm ’e bırakmıştır.


Smith’in Klâsik Liberalizm’e yön veren bazı görüşleri, bütün bireyler ekonomik çıkarlarına göre hareket ederler (ekonomik insan).

Devlet, kişilerin bireysel girişim haklarını kısıtlamamalıdır (“laissez faire, laissez passerbırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”).

Artık, ekonomik hayatta düzen sağlayan bir görünmez el (invisible hand) yani fiyat mekanizması vardır.

Smith’in Ulusların Zenginliği adlı eserinde serbest ticaretin avantajlarından bahsedilmiştir ve Merkantalistler’in dış ticareti sınırlandırma konusundaki görüşleri çürütülmüştür ve ilk kez uluslararası ticaret bilimsel biçimde açıklanmıştır.


Smith’e göre, Merkatilizm’in uluslararası ticarette bir taraf kazanırken diğer tarafın kaybetmesi şeklindeki görüşü doğru değildir. Çünkü toplam dünya serveti sabit değildir ve dış ticaret, işbölümünü ve uluslararası uzlaşmayı doğurarak dünya kaynaklarının verimliliğini arttırır ve dolayısıyla dış ticaret yapan iki ülke de kazançlı çıkar.


Dış ticaret modellerinde standart haline gelen bazı aşırı basit ve sınırlayıcı varsayımlar vardır:


İki-ülkeli ve iki-mallı analiz modeli: Dünyada yalnızca iki ülke vardır ve bu ülkeler aynı iki malı üretirler.

Uluslararası ticarette para kullanılmaz, dış değiştirmeler malın malla değişimi biçiminde gerçekleştirilir. Dolayısıyla fiyat, maliyet gibi kavramlar parasal değil, reel kavramlardır. Yani bir malın fiyatı ya diğer bir mal cinsinden ya da onun üretiminde kullanılan faktörlerin miktarlarıyla ölçülür.

Mal veya faktörlere ait olsun, tüm piyasalarda tam rekabet koşulları geçerlidir.

Modellerde hükümet kesimine yer verilmez. Dolayısıyla bu modellerde gümrük tarifesi, kotalar ve dış ticaret üzerindeki öteki kısıtlamalar bulunmaz.

Analizlerde taşıma giderlerinin de sıfır olduğu varsayılır.

Ekonomi tam çalışma durumundadır; yani kaynakların âtıl (işsiz) kalması söz konusu değildir.

Klasik Ekol iktisatçılarının değer konusundaki görüşleri emek-değer teorisi (labor theory of value) olarak bilinir. Bu teoriye göre, bir malın maliyeti onun üretimi için harcanan emek miktarı ile ölçülür.