Uzun zamandır bir konu hakkında kişisel bir çalışma gerçekleştiriyorum.

İşten geldikten sonra, ev işlerini bitirip, çalışmama odaklanmak için bir odaya kapanıyor, uzun süre boyunca hem araştırma yapıp hem de bazı notlar alıyorum.

Eğitim aldığım bölüm doğrultusunda da bunların analizini yapabilmek için zaman zaman saha çalışmaları gerçekleştiriyorum.

Özellikle iş çıkış saatimde, ki herkesin iş çıkış saatiyle bir oluyor bu. Eve doğru giderken otogar ve çevresinde, otobüs içerine bindiğimde de Karaumur Caddesi’nden yukarıya doğru çıkarken sürekli Kırklarelili insanları izliyorum.

Herkes bir koşuşturma içerisinde. Özellikle kadınlar.

Neden biliyor musunuz?

Çalışan kadınların bir mesaisi daha var ne yazık ki: Ev işleri.

Şimdi düşünün, sabah erken kalkıp işe gitmek zorundayım. Akşam mesai bitiş saatimde eve geçip ev işlerini hallediyorum. Sonra yemek, bulaşık, çamaşır derken uyku saatimi en az bir saat aşmış oluyorum.

Kendime vakit ayırabilmek, sosyal hayatıma biraz değişim katabilmek benim için çok zor. Sadece benim için de değil, tüm kadınlar için.

Erkekler, kadınların ücretli iş gücüne girmesi fikrini destekliyor ve çoğu erkek, eşlerinin kazandığı paraya güvenmekte aslında.

Pek çok erkek eve ait yükümlülüklerde daha eşit bir pay almaya direniyorlar.

Yakın zamanda evimi taşıdım. Daha önce Karahıdır Mahallesi’nde yaşıyordum.

Orada çok sevdiğim bir esnaf vardı. Nihat abi ile yaklaşık üç sene önce tanıştık.

Nihat abinin eşiyle de çok iyi anlaşır, birbirimize yoldaşlık ederdik. Ona da buradan selam olsun ayrıca.

Ayşe Abla, hem çalışıyor hem de daha sonra markete gelip eşine yardım ediyordu. Zaman zaman kapının önünde oturup dertleşirdik.

Bir gün otururken, Ayşe ablanın ne kadar yorgun olduğunu fark ettim. Öyle ya, sabahtan akşama kadar çalışıyor, dinlenmek yerine bir de burada işlere yardım ediyordu.

Bakınca benim durumum da Ayşe abladan farklı değildi ama sürekli neşeli görmeye alıştığım birini böyle görmek içimi ezdi.

İşte o gün bu gündür aklımda böyle bir çalışma yapmak vardı ama detaylarında boğulacağımı hiç düşünmemiştim.

Geçen gün işten çıkacakken iş arkadaşımın eve gidip yapacağı işleri sesli bir şekilde planlamasıyla birlikte tekrar bir ışık yandı beynimde.

Üniversite eğitiminin alışkanlığı, hemen saha çalışması için hazırlık yapmaya başladım.

Üniversite eğitimini mesleğimle de birleştirdiğimde daha da güzel bir şey çıktı ortaya.

Zaman zaman çektiğim fotoğrafları bile sosyolojik açıdan yorumladığımız oluyor.

Kırklareli, herhangi bir saha çalışmasında bulunmak için çok müsait bir yer.

Hem insan çeşitliliği hem kültürü itibariyle pek çok çalışmanın ana kaynağı olabilecek bir mekan aslında.

Bu yüzden hem Kırklareli Üniversitesi mezunu hem de Kırklareli Gazetesi çalışanı olmaktan ayrı bir kıvanç duyuyorum.

Umarım yakın zamanda bu çeşitliliği araştırmalarda kullanabilecek kıvama geliriz.