Takım yöneticileri oluşturdukları sistemsizlik ile futbolun ruhunu yozlaştırmayı başarı saymaktalar. Hakemler, taraftarlar, basın, futbolcular ve sahalardan önce ilk konuşulması, eleştirilmesi ve bu eleştiriler ışığı altında kendine çeki düzen vermesi gereken kurum futbolumuzu yöneten “yöneticilerdir.” Kulüplerin yaşadığı sorunların, kulüplerimizi ve futbolumuzu yönetenlerden kaynaklanan bir durum olduğu artık su götürmez bir gerçek. Liglerin sonu yaklaştıkça, iflas bayrağını çeken, yalnız bırakılan kulüplerin haberlerini duyuyoruz. Herşey iyi giderken mangal da kül bırakmayan kulüp yöneticileri, işler ters gittiğinde neredeyse oturdukları evin adresini değiştirecekler. Profesyonel futbolun içine kadar çöreklenen bu durumun, amatör futbolumuza, altyapıya yaptıklarını varın siz düşünün.
Öncelikle konumuz ve gündemimiz amatör futbol olduğundan, bu liglerin gerçek adını ve yaklaşım statüsünü belirlememiz gerektiğini düşünüyorum. Doğru teşhis koyup, doğru tanımlamalar yaparsak, girişeceğimiz bir çözüm arayışında da mesafe kaydederiz.
“Amatör”ün kelime anlamının ne olduğuna bakalım. Amatör; Latince “seven” kelimesinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; “Bir şeye hevesi olan ve onu hararetle arayan, sadece zevki için ve bilerek bir sanat ve ilim ile uğraşan, bir zevki para karşılığı yapmayan kimse” olarak sözlüklerde yer bulur. Bizim amatör liglerimiz bu tanıma baştan uymamaktadır. Çünkü, amatör futbolun bütün figüranları para kazanmakta, büyük bir çoğunluğu geçimini bu yolla kazanmaktadır. Futbol Federasyonunca tescil edilmiş bütün kulüpler, antrenör lisansına sahip teknik adamlar, lisans verilerek saha da formasını ıslatanlar bu işten para kazanmaktadırlar ve amatör tanımına bu yüzden uymamaktadırlar. Günümüzde amatörler diye nitelendireceğimiz tek grup, artık halı sahalarda veya tek tük kalan arsalarada top peşinde koşan ve bu işten para kazanmayıp zevk için yapan futbol sevdalılarıdır. Bu yüzden de, amatör liglerdeki takımlara “Federe Futbol Takımları” dememiz gerektiğini düşünüyorum.
Federe Futbol Kulüplerini, amatör kulüp yapısı çerçevesinde düşündüğümüzde, bu kulüplerin ayakta kalma gibi bir şanslarının olmadığını göremeyen futbol federasyonu, neyin federasyonluğunu yapması gerektiğini de sorgulamalıdır. Bu kulüplerin hepsinin yalan yanlış bir bütçesi var. Bütün bu kulüplerin bütçelerinin ayarlanması, yeniden yapılandırılması ve kanunlarla belirlenmiş standartlara oturtulması gerekmektedir. Borçları, gelirleri, transfer politikaları, teknik kadroları ve alt yapıları acilen düzenlenmeli, oluşturulacak standartlar ile normlar belirlenmeli, kriterler oluşturularak, alt kümelerdeki bu takımların yönetilmesi ve bir organizasyona oturtulması gerekmektedir. Bu kriterler ile, futbolcu ile yapılan resmi sözleşmenin arkasında duramayan, oyuncusunun maaş ve primlerini sözleşme şartlarına göre ödemeyen, formasını ıslattığı oyuncusunun ve çalışanlarının sosyal güvenlik primlerini yatırmayı beceremeyen yönetimlerden acilen arındırılmalı ve yönde çalışmalar yapılmalıdır.
Standartları, “Organizatör Kurum” tarafından belirlenen ligler, mutlaka ve mutlaka sponsorlar ile bütünleştirilmeli, desteklenmeli. Bugün “İddaa” gelirleri ile sadece yol parasını denkleştiren bir çok kulüp, bu gelir eline geçmeden kendi alacağına sahip, (burada oldukça titizlenen ne yazık ki aynı hassasiyeti kulüplerle itilafta olan sporcu ve teknik adamlara göstermeyen) Futbol Federasyonu tahsildarlarına yenik düşmektedir. Futbol Federasyonu portresi, içinde sadece kendini güvenceye almakta, futbolcu ve teknik heyetlerin alacaklarnı herhangi bir güvence altına almamaktadır. Sponsorların organizasyonları ile bu maddi gelirler sağlanabilir ve lig daha cazip hale getirilebilir.
Biz futbolseverlerin beklentisi, Federasyonun üstüne düşen bu düzenlemeleri gerçekleştirmek, kulüp ve liglere çeki düzen vermek ve kaliteyi arttırmasıdır. Eğer ilk adımda bu düzenlemeler yapılamazsa, çok yakında Türkiye’de altyapı ve amatör dediğimiz, futbolun olmazsa olmazı takımlarımızın, Playstation’da oynanan sanal takımlardan öteye gitmeyeceğini üzülerek göreceğiz.