Her zaman söylüyoruz. Yazıyoruz, çiziyoruz. Duyulur duyulmaz. Bilemeyiz ama gerçek gönül verenler bir şeyler yapma çabası ile sürekli bastırıyor.
Öyle olursa daha iyi böyle olursa daha güzel olur vs.
Aramızda bazı şeyleri isteyen ve bazı şeylerin değişimini isteyenler sürekli biri ya da birilerine bastırıyor.
Bazen adımız muhalefette olsa bir şeyler istiyorsak bastırıyoruz.
Benim şahsi önceliğim Babaeski Sentetik sahaya ışıklandırma yapılması mesela. Bunun için siyasi, bürokrat, sivil toplum kuruluşları kim varsa söylüyorum anlatıyorum.
Yapılır ya da yapılmaz söylemekten istemekten çekinmeyeceğiz.
Kimse de çekinmesin.
Bugün farklı bir boyutu sizlerle paylaşmak istedim…
Amatör spor kulüpleri nasıl ayakta duruyor?
Belediyeyle bütünleşen kulüplerde sıkıntı yok.
Çünkü;
Belediyelerimiz var olan spor fonlarını kendisine bağlı amatör spor kulüplerine direk aktarabiliyorlar.
Kurum ve müessese kulüplerinde durum çok farklı (!)
Sporu seven bürokrat varsa; her şey dört dörtlük…
Sevmiyorsa;
O takımı yönlendiren yöneticiler, teknik heyet ve futbolcuların vay haline (!)
Sizin anlayacağınız;
Bu gibi takımlar kurumun başındaki isimlerin ağzına bakıyor.
Kurum ve müessese kulüplerimiz eskisi gibi değil (!)
Çark dönmüyor.
Değişik bir boyuta geldiğimizdeyse;
Artık amatör spor kulüplerinin bir çoğunu mahalle muhtarları sırtlıyor.
Burada da sevgi faktörü işliyor.
Muhtar sporu seviyorsa; burada da spor heyecanı bütün mahalleyi kaplıyor.
Bir de son olarak;
Kulüpleriyle özdeşleşen isimler var.
Bunların da emeklerini inkar etmemeliyiz.
Bilmem anlatabildim mi?