Kırklareli’de olduğu gibi pek çok yerde aile kavramı değişiyor. 1968-2011 yılları arasında Türkiye’nin sosyal-demografik yapısında önemli değişimler yaşanmıştır. Bu süreçte, nüfusun sayısal büyüklüğü, yapısı, yerleşim yerlerine göre dağılımı, sektörel dağılımı değişmiştir. Doğurganlık seviyesi, doğurganlık normu, beklenen yaşam süresi farklılaşmıştır. Aileye- evliliğe ilişkin özellikler, kadının toplumsal konumu, sosyal güvenlik sisteminin yapısı ve toplumun zihniyeti önemli değişimlere uğrayarak aile yapısının dönüşmesine neden olmuştur.

Günümüzde %70 seviyesinde olan çekirdek aile oranı 1960-1970’li yıllarda 58-60 seviyesinde bulunmaktadır. Türkiye’de son 40-45 yıl içinde, çekirdek aile ve dağılmış aile oranlarının sırası ile %15 ve %53 arttığı; geniş aile oranının ise %161 azaldığı görünmektedir. Veriler, Türkiye’de çekirdek aile oranındaki artışın, özellikle çocuksuz çekirdek aile oranındaki artıştan kaynaklandığını göstermektedir.

Sadece eşlerden oluşan karıkoca ailesindeki bu artış, temel olarak Türkiye’de kendisini evlilik içi doğurganlığın ertelenmesi ve yaşam beklentisinin artması biçiminde gösteren demografik dönüşümün bir sonucudur. Bu dönüşümle ilgili bir başka gelişme de çocuklu çekirdek ailenin iç dağılımında kendisini hissettirmektedir. Türkiye’de bir ve iki çocuklu çekirdek ailelerin oranı hızlı bir şekilde artarken, üç ve daha fazla çocuklu çekirdek ailelerin oranında ciddi bir azalma görünmektedir.

Bu dönemde yaşanan başka bir gelişme, geçici geniş ailenin ataerkil geniş aileye göre daha dirençli kalarak zamanla ataerkil geniş aileden daha yaygın hale gelmesidir. Aynı dönemde dağılmış ailede meydana gelen değişime bakıldığında, özellikle tek kişilik hanelerdeki önemli artış dikkat çekmektedir. Son 40-45 yılda tek kişilik aile oranı yaklaşık üç kat artmıştır. Tek kişilik hanelerin yaklaşık üçte ikisi kadınlardan, özellikle de yaşlı kadınlardan oluşmaktadır. Tek kişilik hanelerdeki artışın nüfusun yaşlanması ve genç işgücünün göç etmesi sureciyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Dağılmış aile içinde diğer dağılmış aileler ile aralarında akrabalık olmayan kişilerden oluşan hane halklarının da oransal olarak arttığı görünmektedir. Diğer dağılmış aileler içinde torun-anneanne, torun-babaanne, torun-dede türündeki aile yapılarının ağırlığı dikkat çekmektedir. 1978-2011 döneminde önemli oranda bir artışın gözlendiği aralarında hısımlık ya da akrabalık bağı olmayan kişilerden oluşan dağılmış ailelerin ise, eğitim ve istihdam imkanlarının daha fazla olduğu kentsel alanlara yükseköğrenime devam etmek ya da çalışmak için göç eden gençlerden oluştuğu görünmektedir.

Aile yapısına göre hane halkı üyelerinin yaş ortalamalarına bakıldığında, yukarıdaki bulguları doğrular nitelikte yeni bulgular elde edilmektedir. Türkiye’de 2008 yılında 30,2 olan hane halkı nüfusunun ortalama yaşı 2011 yılında 31,2’ye yükselmiştir. Yaşlı nüfusun aile yapısına göre yüzde dağılımına bakıldığında önemli bir bölümü karı-koca ailesinden olmak üzere, yaşlı nüfusun yaklaşık yarısının çekirdek ailede yaşadığı görünmektedir. Toplam hane halkları içinde sadece %9’luk paya sahip tek kişilik hanelerde ise, yaşlı nüfusun beşte birinin yaşadığı dikkat çekmektedir. Benzer şekilde geçici geniş ailelerde yaşayan yaşlı oranı da yüksektir.

-Çocuklara en fazla verilen ceza %72,6 ile azarlamadır. Son bir yıl içerisinde çocuk veya çocuklarına ceza veren anne ve babaların ne tür ceza verdikleri incelendiğinde; anne ve babaların çocuklarına verdikleri en yaygın ceza türü %72,6 ile azarlama oldu. Bunu, %48,7 ile İnterneti yasaklama ve %40,8 ile TV izlemesine izin vermeme cezaları izledi. Son bir yıl içerisinde anne ve babaların çocuklarına verdikleri en az ceza türü %8,9 ile odaya kapatma oldu. Bunu, %14,2 ile harçlığını kesme ve %14,3 ile arkadaşları ile görüştürmeme cezaları izledi.

-Bireylerin yaşlılıktaki tercihi %37,6 ile çocuklarının yanında kalmaktır. Bireylerin kendilerine bakamayacak kadar yaşlandıklarında nasıl yaşamayı düşündükleri sorulduğunda; bireylerin %37,6’sı yaşlandıklarında çocuklarının yanında kalmayı istediklerini belirtti. Diğer en çok tercih edilen yaşlılıktaki yaşam biçimi tercihi sırasıyla, %29,4 ile evde bakım hizmeti almak ve %11 ile huzurevine gitmek oldu. Bireylerin %21,6’sı ise yaşlandıklarında nasıl yaşayacakları hakkında bir fikirlerinin olmadığını belirtti. Bireylerin kendilerine bakamayacak kadar yaşlandıklarında nasıl yaşamayı düşündükleri yaş grubuna göre incelendiğinde; huzurevine gitmek istediğini belirten bireylerin oranının en az olduğu yaş grubu %7,7 ile 65 yaş ve üzeri yaştaki bireyler oldu.

En önemli boşanma nedeni sorumsuz ve ilgisiz davranmadır. En az bir kez boşanmış bireylerin boşanma nedenleri incelendiğinde; Türkiye genelinde en fazla boşanma nedeni %50,9 ile sorumsuz ve ilgisiz davranma oldu. Bunu, %30,2 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama ve %24,3 ile eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması sorunu izledi. Boşanma nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde; en önemli boşanma nedeni her iki cinsiyette de sorumsuz ve ilgisiz davranma oldu. Bu oran, kadınlar için %61,5, erkekler için ise %40,2 oldu. Kadınlar için sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri %42,6 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama, %36,4 ile dayak/kötü muamele oldu. Erkekler için sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri ise %24,5 ile eşin ailesinin aile içi 208 ilişkilere karışması ve %24 ile eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması oldu.