Kırklareli’de yaşayan insanların kullandığı ağız Türkçe’nin bazı kurallarını ‘içe’ sayıyor. Genel olarak bakıldığında da sosyal medyanın hayatımızda büyük bir yere sahip olması ve yeni nesil konuşma şekillerinden dolayı dilimiz yanlış kullanıyor.
Yeryüzünün en eski ve en geniş coğrafya parçasında konuşulan Türkçe, gelişmiş zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir. 1980’lerin ortalarında UNESCO, hazırladığı bir raporda Türkçenin konuşucu bakımından dünyanın besinci büyük dil olduğunu açıklamıştı. Hiç kuskusuz, bu raporu hazırlayanlar Türk dilinin bütün kollarını, yani dil ve lehçelerini, bir bütün olarak kabul ederek bu sonuca ulaşmışlardı. Kesin nüfus sayımı sonuçlarına dayanmasa da Türk dilinin çeşitli kollarını konuşan 200 milyonu askın insan bulunduğu sanılmaktadır. Yaklaşık 12 milyon km2’lilk bir alanda, Türk dilinin birbirine uzak veya yakın lehçeleri konuşulmakta, yazı dili olarak kullanılmaktadır.
Türkçede bazı sözcüklerin yanlış söylenmesi ve yazılması, bazı sözcüklere yanlış anlamlar yüklenmesi; konuşma dilinde ve yazı dilinde cümledeki ögeler arasındaki uyumsuzlukların yol açtığı anlatım bozukluklarının yanı sıra olur olmaz her yerde yabancı kökenli sözcüklere yer verilmesi, is yerlerinde, ürünlerde yabancı adlar kullanılması genellikle dilin bir sorunu olarak algılanmaktadır. Türkçe gerek ses yapısı ve ses uyumları gerek biçim özellikleri ve sözcük türetme yeteneği gerek söz varlığı ve anlatım gücü ile yeryüzündeki birçok dil gibi kendi kendisine yeten özelliklere ve iç zenginliğine sahiptir.
Dilin asıl sorunu, gerekli özeni göstermeyen konuşurlarladır. Kültürler arasındaki sınırların ortadan kalkması, kitle iletişim araçlarının uydular aracılığıyla dünyanın her yerini kapsama alanlarına alması, sanal ortamda sınırsız erişim dünyadaki pek çok ülkeyi, kurumu, düşünceyi etkilediği gibi dilleri de etkilemiştir. Geçmişte bir yabancı sözcüğün bir dile yerleşmesi yıllar, yüzyıllar alırken bugün artık bir yabancı sözcük birkaç dakika içinde kullanım alanı kazanmakta, kitle iletişim araçları ve basın yayın organları sayesinde de birkaç gün içinde dile yerleşmektedir. Türkiye’de dil etkileşimi yalnızca sözcük alımıyla sınırlı kalmamaktadır. Dil ile birlikte yasam tarzları, ticari hayat, beslenme alışkanlıkları da etkilenmektedir. Dilde yaşanan bu etkilenme, buzulun suyun üzerinde kalan kısmı gibidir. Asıl büyük etkilenme hayatın diğer alanlarında kendisini göstermektedir.
Türkçenin kullanımında yaşanan sorunların başında Türkçeye karşı kayıtsızlık ve duyarsızlık, toplumda Türkçe bilincinin gereğince yaygınlaşmamış olması gelmektedir. Kültür etkilenmesini ve bunun sonucunda yabancı dillerden etkilenme olumsuzluğunu geçmişte de yasamış olan Türkçe, Arap ve Fars kültürü ile etkileşim sonucunda Arapça ve Farsçanın etkisinde kalmıştı. Bununla birlikte Türkçe geçen dönemler içerisinde yasadığı gelişmelerle bugünkü ulaştığı noktaya gelmiştir.
Haberlerin, görüşlerin, düşüncelerin yayıldığı; ses ve görüntü dosyalarının paylaşıldığı ortam sosyal medya olarak adlandırılmaktadır. Ses dosyaları ile konuşmalar, müzik parçaları; görüntü dosyaları ile de filmler, çeşitli çekimler, haberler kısa sürede paylaşılmaktadır. Sosyal medya, Türkçenin kullanımı açısından yeni ve yaygın bir ortam olarak öne çıkmaktadır. Sanal söyleşide iki kişi arasında kalan yazışma, sosyal medyada paylaşımla yüzlerce, binlerce kişiye ulaşmaktadır. Bu da sosyal medyanın dilin kullanılması açısından özen gösterilmesi gereken yeni ve önemli bir iletişim ortamı olduğunu göstermektedir. Gündelik dilde, öğretim hayatında, kitle iletişim araçlarında ve sosyal medyada Türkçenin kullanımında gözlenen olumsuzlukları gidermek açısından dil bilgisinin yazım, söyleyiş, söz dizimi gibi çeşitli konularının kavranılmasının yanı sıra sıkça yapılan dil yanlışlarına dikkat çekilmesi yararlı olacaktır.
Türkçenin yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi de yazılan bir dil olduğu söylenir sıkça. Oysa bu, yanlış bir bilgidir. Her dilde olduğu gibi Türkçede de yazılışla söyleyiş arasında ayrılıklar, değişiklikler bulunabilir. Bu durum yazı dilinin daha durağan, konuşma dilinin ise gelişmeye ve değişmeye açık olması sonucunda oluşmaktadır. Bir sözcüğün ölçünlü söylenişi genel kabul görmüş, yaygınlaşmış biçimidir. Yerel söyleyiş özelliği_ olarak nitelenebilecek türden kullanımların ölçünlü Türkçede yer almaması gerekir.