Bugünkü yazımda siz Kırklareli halkı için suç korkusunun neyi ifade ettiğini açıkladım.
Suç korkusu hem suçla ilgili hem de aynı zamanda suç konusuyla bağımsız bir çizgide yer almaktadır. Suç korkusu en temel açıklamasıyla artan suç oranlarının diğer bireyler üzerinde yarattığı korku dolu baskıdır. Bireyler, insanlık tarihinin ilk zamanlarından bu yana diğer insanlarla bir arada, iç içe yaşamaktadır. Diğer insanlarla bir arada olmak, onların varlığını hissetmek çoğu zaman güven verici bir durum olarak görülebilir fakat birey her zaman aynı hissi yaşatmayabilir.
“Toplum hayatı, güvenlik duygusuyla beraber yeni bir korku türüne vücut vermiştir; suç korkusu.” İnsanlar bir araya geldiği vakitten günümüze kadar pek çok şey yaşamış ve yaşatmıştır. Suç işleme davranışı da bunlardan biridir. Oysa Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde güvenlik; insan hayatının en temel gereksinimlerinden biri olarak ortaya konmuştur.
Suç korkusu “Bir suça ya da kişinin suç ile ilişkilendirdiği sembollere karşı geliştirdiği bir duygusal korku veya endişe reaksiyonu” olarak açıklanabilir. Suç korkusu insanı öyle bir hale getirir ki birey geceleri evde tek kalmaktan, akşam saatlerinde tek başına yolda yürümekten korku duymaya başlar. Hatta pek çok kişi suç korkusu sebebiyle kendilerini sosyal yaşamdan uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Suç korkusunun hem birey hem de toplum açısından pek çok probleme yol açabileceği kanıtlanmıştır.
Günümüz dünyasında da iyiden iyiye gözle görülür bir hal alan suç ve suçun yarattığı etkiler bireylerde suç korkusunun oluşmasına sebep olmaktadır. Suç korkusu aynı zamanda bireylerin karşılarına çıkan fırsatları değerlendirme şekillerini, duygu ve düşüncelerini, davranışlarını ve hayat rutinlerini bile etkilemektedir.
Suç korkusu üzerine pek çok araştırma yapılmış, farklı perspektiflerden pek çok farklı görüş ortaya atılmıştır. Örneğin “sosyal kontrol perspektifi suç korkusunu makro düzeyde incelemekte ve onu toplumsal algı ekseninde açıklamaktadır.” Mağduriyet perspektifi daha önce suça maruz kalan kişilerin tekrar maruz kalma ihtimallerinden dolayı suç korkusunun doğduğunu savunur.
Sosyal problem perspektifi medyanın ve toplum içerisinde suça ilişkin dedikoduların birey üzerinde bir suç korkusu yarattığını açıklamaktadır. Zayıflık perspektifi ise suç korkusu algısına daha farklı bir açıdan bakar ve kendisini koruyamayacağını düşünen bireylerin ki bu bireyler kadın ve yaşlılar olarak açıklanır, suç korkusuna daha yatkın olduğunu savunur. Suç korkusunu açıklamaya çalışan kuramlara baktığımız zaman suç korkusunu birey tabanlı ve toplum tabanlı perspektifler olarak ayırabiliriz. Daha önce de söylendiği gibi suç korkusu hem suç ile bağlantılı hem de ilişkisizdir ve bu kavramı pek çok farklı perspektiften inceleyebilir. Diğer bir deyişle suç korkusuna sebep olan pek çok etken bulunmaktadır. Tüm bunlara ek olarak suç korkusunun seviyesine etki eden faktörler de vardır. Güven duygusunu arttıran kolluk kuvvetleri suç korkusunun düşmesini sağlayabilir.
Bunun tam tersi de gerçekleşebilir. “Sosyal düzensizliğin oluşturduğu olumsuz atmosfer içerisinde polisin suç, suçlularla ve sosyal düzensizliğin ortaya çıkardığı ve suç oluşumuna katkı sağlayan olumsuzluklarla mücadelede yeteri kadar etkili olamayacağı algılaması vatandaşların suç korkularını arttırıcı bir rol oynamaktadır.”
Eğer birey kolluk kuvvetlerinin kendi hayatını güvence altına alamayacağı, suçlarla mücadele edemeyeceği düşüncesine kapılırsa suç korkusu oranı da aynı derecede yükselir. Suç korkusuna yönelik araştırmalarda suç korkusunu belirleyen en temel faktörlerden birinin bu olduğu ortaya konmuştur.
“Suç korkusu, dünya kriminoloji literatüründe son 35–40 yıldır tartışılan ve üzerine ulusal ve uluslararası çok sayıda araştırmanın yapıldığı sıcak bir konudur. Ülkemizde ise suç korkusuna ilişkin İstanbul, Malatya illerimizde yapılmış belli başlı iki araştırma bulunmakla birlikte bu konuda ulusal çapta yapılmış bir araştırma bulunmamaktadır.” Suç korkusu konusuyla ilgili ülkemizde bu iki araştırmadan sonra daha fazla sayıda araştırma yapılmaya başlanmıştır.