Herkesin kendi içinde yaşadığı,
Belki de kimselere söyleyemediği,
Sessiz çığlıklarda haykırdığımız onca dert...
Çarelerin bile çaresiz kaldığı o iç burukluğu...
Ne çok acı var kim bilir, kapalı kapılar ardında kalan,
Dört duvarın şahitliğinde yaşanan bir yığın keder...
Kadehlerde arasan boş, hayallere dalsan bulamazsın.
Unutulacak! Yüzlerde unutulacak, yaşananlarda bir bir unutulacak.
Giden gittiği ile kalacak, yaşayanlarda ise koca bir boşluk...
Hayat böyle devam etse ne olur sanki,
Gerçeklerin her an göz önünde olduğunu bilerek yaşamak...
Ölüm bir nefes kadar yakındaysa bu hayat denilen yolculukta,
Herkes elbet bir gün tadacaksa bu ölümü,
Bu mücadele kurbanları unutulacaksa bu ömürde,
Aldığımız nefes nasıl anlam bulacak...
Kader diyip gölgesine sığınmak mıdır vicdan?
Yoksa gerçeklerle yüzleşip artık insafa gelmek mi?
Nedir, nerdedir, kimdedir çare?
Beklemek mi çare, yoksa dik durmaya çalışmak mı?
Acılar dolup taşmışken yürekten,
Sabırlar tükenmişken artık dilde...
Ne çok acı var yüreklerde, yaşamaya mecbur bırakılmış,
Umutla, umutsuzlukla...