AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bazı gıda alımlarıyla ilgili gündeme gelen tartışmalar hakkında sert açıklamalarda bulundu. İstanbul’da 95 milyon TL’lik tatlının Muş’tan, 140 milyon TL’lik böreğin Hakkâri’den alınmasına tepki gösteren Sarıçam, bu alımların sadece ekonomik bir tercih olmadığını, bilinçli bir kaynak aktarımı olduğunu iddia etti.
Milletvekili Sarıçam, bu alımları “düpedüz bir operasyon” olarak nitelendirerek, “Burası İstanbul; 16 milyonluk, üreticilerle dolu bir kentte bu alımların binlerce kilometre öteden yapılması sadece israf değil, bilinçli bir para aktarımıdır!” ifadelerini kullandı.
Sarıçam açıklamasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bazı firmalarla yaptığı alım anlaşmalarının arka planında, terör örgütleriyle pazarlıkların yer aldığını öne sürdü. Sarıçam alımların PKK’ya para aktarmanın kılıfı olduğunu iddia etti.
Sarıçam, açıklamasında muhalefetin kendilerini “mağdur” olarak gösterdiğini, ama aslında yapılanın bir yolsuzluk operasyonu olduğunu belirtti. Sarıçam, halkın bu senaryolara artık inanmadığını dile getirdi.
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam konuya ilişkin açıklamasında; “İstanbul’da börekçi mi kalmadı? Tatlıcı mı yok?
95 milyon TL’lik tatlı Muş’tan, 140 milyon TL’lik börek Hakkâri’den alınmış. Burası İstanbul; 16 milyonluk şehirde, üreticilerle dolu bir kentte, bu alımların binlerce kilometre öteden yapılması sadece israf değil, bilinçli bir para aktarımıdır!
Bu, düpedüz bir operasyondur!
Bu sözde “şehir uzlaşması” denilen tiyatronun, terör örgütleriyle yapılan kirli pazarlıkların bedeli İstanbul halkına ödetiliyor. İmamoğlu, kendi siyasi ikbalini kurtarmak uğruna, İstanbul’un kaynaklarını terörün gölgesine havale etmiştir.
Buradan açıkça ilan ediyorum: Bu ihaleler, PKK’ya para aktarmanın kılıfıdır!
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sizin yolsuzluklarınızı örtbas etmek için sokaklara dökülmez! Milletin cebinden çalıp, terör örgütlerine kaynak aktarıp sonra da “uzlaşı, barış, kardeşlik” masalları anlatamazsınız!
Ama sonra ne yapıyorlar biliyor musunuz? Bu rezalet ortaya çıkınca birdenbire "mağdur" rolüne bürünüyorlar. Siyaseti milletin kaynaklarını hortumlama aracı haline getirip, sonra da yargı karşısına çıkınca ellerini kaldırıp “hak, hukuk, adalet” diye bağırıyorlar. Yahu siz hakka mı sığınıyorsunuz, halkın cebine çökmeye mi?
Milleti sokaklara dökmeye kalkıyorlar. Sanki yolsuzluk yaptığı için değil, fikir söylediği için tutuklanmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Ama millet artık bu tiyatroları yemiyor!
Yargının adım atmasını engellemek için sokakta bağırarak adaleti sabote etmeye çalışmak ne demek? Bu milletin adaleti sokaklarda değil, mahkeme salonlarında tecelli eder! Gerçekten suçsuzsanız çıkın, hukuk önünde aklanın. Ama suç üstü yakalanınca “bize kumpas kuruldu” diyerek kimseyi kandıramazsınız!” dedi.
