Kırklareli caddelerinde yürürken kendinizi yabancı bir ülkede hissettiğiniz oldu mu hiç? Bu sadece sizin değil, gün içerisinde pek çok kişinin başına geliyor. Eskiden belgesellerde izlediğimiz bir şehrin içine çekiliyoruz adeta.
Peki, buna sebep olan avrosentrizim nedir?
Bir coğrafyada kültürel açıdan etkili olmanın en mühim yolu medyadır. Avrosentrizim ile medya arasında ciddi bir bağ bulunduğu çok açık. Günümüzde medyanın bize dayattığı pek çok şey aslında kültürel bir alt metin taşır.
Televizyon izlerken karşımıza çıkan bir dizi kendi kültürümüzden çok Batı kültürü öğelerini taşır örneğin. Kıyafetlerimiz, yemeklerimiz, danslarımız, şarkılarımız, kitaplarımız zamanla üst kültür olarak gördüğümüz Batı kültürüne benzemeye başlıyor. Bunun en temel sebeplerinden biri modernite ile birlikte Batı’nın maddi ve manevi olarak zenginleşmesini sağlayan bir düzen sağlaması.
Bizden ekonomik olarak daha güçlü olan Batı ve beraberinde getirdiği bir kültür düzeni var şu an.
Avrosentrizimin temelinde bütün dünyayı bu kültürün tahakkümü altına sokmak ve bunun üzerinden bir üst kimlik oluşturabilmek.
Bu açıdan bakıldığında ötekileştirmenin, self-oryantalizmin ve üst kimliğin birbiriyle bağlantılı olduğu açıkça görülebilir. Küreselleşme ile birlikte gelen ve kültür aktarımını sağlayan pek çok farklı yol var. Daha önce de bahsettiğimiz gibi medya bunlardan sadece birisi. Ülkemizde de rahatlıkla görebileceğimiz pek çok örneği var avrosentrizimin. Günlük kıyafetlerimizin ne ölçüde değiştiğini, bu değişikliğin sebebini biraz akıl yürüterek gayet rahat bir şekilde algılayabiliriz.
Bizden daha üstün bir kültür olarak gördüğümüz Batı’nın her alandaki fikirlerini ve davranışlarını kendimize kopya etmeye çalışıyoruz çünkü Batılı kimliğini bir üst kimlik olarak görüyoruz. Bu kimliğin dışında kalıp ötekileştirilmemek için hem kendi rızamızla hem de farkında olmadan bu kültürün içerisine hapsediliyoruz.
Avrosentrizime en çarpıcı örnek olarak ülkemizdeki pizza satışlarını gösterebiliriz. Sadece bir ay içinde Kırklareli’de bulunan pizzacıların kuryelerini kaç kere gördüğünüzü bir düşünün. Ülkemizde ilk defa 1989 yılında satılmaya başlanan pizzanın en başta neredeyse hiç alıcısı yoktu.
Daha sonra 1991 yılında yayınlanmaya başlayan Ninja Kaplumbağalar çizgi filmi aracılığıyla ülkemizde pizza popüler hale geldi. 1989 yılında piyasaya giren ve başarısız olan bu şirket Ninja Kaplumbağalar çizgi filminin tanınırlığının arttığını görerek ülkemiz piyasasına 1994 yılında tekrar girdi ve satış rekorları kırdı. Şehrimizde de bulunan bu pizza restoranını tahmin edebilmek çok da zor olmasa gerek.
Sadece avrosentrizim değil, üst kimlik olarak görülen her kültür aslında geleneksel bağları ve geleneksel kültürleri yok etme amacı taşır. Küreselleşme ve beraberinde getirdiği self-oryantalizm ile birlikte toplumlar da kendi isteği ile bir üst kimliğin tahakkümü altına giriyor. Bu sonsuz kısır döngünün kırılabilmesi için toplumlar kendi kültürlerinin, fikirlerinin, geleneklerinin önemini fark etmeli ve bu yolda yeni atılımlar gerçekleştirmelidir. Bizler de Kırklareli halkı olarak küreselleşme çatısı altında başka bir kültürün hegemonyası altına girmek yerine küresel açıdan gıpta edilen bir kültür yaratma çabasına girmeliyiz.