Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu gündeme dair Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşma yaptı. Son derece önemli konulara değinen Vekil Gündoğdu özellikle Virüs salgını dolayısıyla yaşanan ve yaşanabilinecek olan Ekonomik sıkıntıların giderilmesi için alınan tedbirleri ivedilikle yerine getirilmesi ve bu konuda ek önlemlerinden devreye konulması gerektiğini ifade etti. Vekil VECDİ GÜNDOĞDU TBMM’de yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “ Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu anda dünya ve ülkemiz coronavirüs nedeniyle yaşamsal, ekonomik ve sosyal sıkıntılarla karşı karşıyadır. Öncelikle, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışı doğrultusunda insan hayatının öncelendiği, tedbirlerin ekonomik kaygılardan uzak, eksiksiz olarak alınması ivedilik ve zorunluluk arz etmektedir. Olağanüstü dönemde olağanüstü gayretle, yaşamı pahasına mesleklerini yapan, yaşamlarımızı emanet ettiğimiz sağlık çalışanlarımızı sadece balkonlardan alkışlayarak değil, Dünya Sağlık Örgütü ve Türk Tabipleri Birliğinin kriterleri ve talepleri doğrultusunda onların tüm ihtiyaçlarını süratle karşılayarak destek olmalıyız.  Çalışma şartlarının iyileştirilmesi, eksik tıbbi ihtiyaçlarının giderilmesi ve ilerleyen günlerde oluşabilecek yoğunluğa karşı önlemler de geciktirilmeden alınmalıdır. Önümüzdeki günlerde oluşabilecek daha da yoğun hasta sayısını düşünerek en kısa sürede yoğun bakım ve yatak sayılarını artırıcı tedbirler de alınmalıdır. Virüsten korunmanın, bireysel korunma yollarının dışında vatandaşlarımızın mutlaka vücut direncinin kuvvetli olması gerekmektedir. Direncin en önemli düşmanı stres ve kaygı ise uzmanlar tarafından da kanıtlanmıştır. Bu doğrultuda vatandaşların ekonomik kaygılarını biraz olsun giderebilmek için Ekonomik ve Sosyal Konsey bir an önce toplanmalı, işçi-işveren temsilcileri bir araya getirilmeli, işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Zorunlu hizmetler dışında ücretli izin uygulamasına geçilmeli, devlet tüm çalışanların gelirlerini güvence altına almalıdır. Tüm fatura ve kredi borçları öncelikle altı ay uzatılmalıdır.  Bilahare ekonomik çalkantıdan korumak ve vatandaşların yaşamsal tedbirlerine uyum maliyetini azaltmak için tüm kesimlerin sigortası süratle yaşama geçirilmelidir. Olağanüstü koşullarda kullanılmak üzere işsizlik sigortasından yararlanma şartları yeniden güncellenmelidir ve düzenlenmelidir. Haber Merkezi (Haberin Devamı Sayfa 5’te)  Zora düşecek esnaf ve KOBİ'lere hemen sahip çıkılmalı, sicil affı derhâl çıkarılmalıdır. (Haberin Baş Tarafı Sayfa 1’de) Zora düşecek esnaf ve KOBİ'lere hemen sahip çıkılmalı, sicil affı derhâl çıkarılmalıdır. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışı doğrultusunda yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızın sağlık güvencesinin sağlandığı, gıda ve beslenme tedarik zincirinin aksamadan devam edeceğinin güvencesi vatandaşımıza verilmelidir. Bu konuda vatandaşlarımız rahat olmalı. "Evinde kal." dediğimiz vatandaşlarımızı sağlık, beslenme ve ekonomik kaygılardan kurtarmak ve geleceğe umutla bakmalarını hep birlikte sağlamak zorundayız. Bunun için de her türlü fedakârlığı yapmak, öncelikle devleti yönetenlere, devlete ve bu milletin sırtından yıllarca büyük paralar kazanarak servetlerine servet katanlara da düşmektedir. Aynı gemideysek, tüm vatandaşlarımız eşit ise fedakârlıkları da gelire göre eşit paylaştırmak zorundayız. AKP hükûmetlerinin on sekiz yıldır izlediği fakirden uzak, zengine yakın ekonomik politikaları, yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmaktadır.Ülkemizde 2002 yılında en zengin yüzde 10, servetin yüzde 68'ine sahipken, AKP'nin zengini daha zengin yapan politikaları sonucu 2018'de en zengin yüzde 10, servetin yüzde 81'ine sahip olmuştur. Bunun da sorumlusu, düzenin kurallarını on sekiz yıldan bu yana koyan iktidardır. Kamu kaynaklarını kendi iktidarını ayakta tutacak yandaş saadet zincirine aktarmayı seçen de rantçı zihniyettir. Sayın milletvekilleri, sağlıklı yaşam güvencesini, adaleti, hakkı ve hukuku sağlamak hepimizin görevidir. Burada var olma nedenimiz de budur. Demokrasimiz, vicdanlar yara alıyor, kanıyor. Bu kanı durdurmamız lazım ve bunu hep birlikte başarmak zorundayız. Yoksa evlatlarımıza, hatta doğmamış torunlarımıza hesap vermek zorunda kalacağız ve veremeyeceğiz. Sorun, aydınlık ve çağdaş bir Türkiye'yi kurma, demokrasiyi yaşatma sorunudur. Sorun, ahlak ve vicdan sorunudur. Hiç kimse endişe etmesin, hiç kimse de umutsuzluğa kapılmasın. Başarısız olanlar, milletine karşı şeffaflıktan uzak yönetemeyenler, aldatılanlar, "Allah affetsin." diyenler artık gidecek, yerine bu işi daha iyi yapanlar da gelecektir. Aklı, sağduyuyu, demokrasiyi ve özgürlükleri yaşama geçirecekler gelecek, arkadaşlar.  Nefret dilini değil, sevgi dilini tercih edenler gelecektir.