Geçtiğimiz cuma günü dolar kurunda görünen sert yükselişle birlikte bütün medya mecralarında swap (değiş tokuş) konusu konuşulmaya başlandı. Herkesin gündemi birden bire gıda fiyatlarındaki artış ve yüksek enflasyondan yabancı bankaların TL borçlanma faizlerinin ne kadar yükseldiğinden ve Merkez Bankası’nın dış mihraklara karşı verdiği büyük mücadeleden bahseder oldu. Dolar/TL kuru (mavi) ve Dolar Endeksi (turuncu) grafiğinin son bir aylık 100 baz grafiklerine bir bakalım. Dolar Endeksi 7 Mart’tan son düşmeye yani dolar Euro, Yen gibi “hard currency” diye tabir edilen istikrarlı gelişmiş ülke para birimlerine göre değer kaybetmeye başlarken TL’ye karşı küçük de olsa değer kazanmaya devam ettim. Sonrasında 21 Mart’ta başlayan sert Dolar/TL kuru yükselişine şahit olduk. Önce Trump’ın İsrail konusundaki açıklamalarına dayandırılsa da bu hareketin ardından gelen swap piyasası ve “Swap Savaşları” başlıklarıyla ekonominin odağı birden enflasyon ve işsizlikten finansal piyasalardaki çalkantılara kaydı.

Burada konunun daha iyi anlaşılması için bazı kavramları açıklamak gerekirse;

Swap demek değiş tokuş demektir (para işlem aracı olarak ekonomi ekosisteminde yokken barter (takas) ekonomisinin geçerli olduğu zamanları düşünün). Benzer şekildeswap piyasasında iki taraf iki para birimini değiş tokuş yapıyor. Londra piyasasındaki TL swap faizlerine gelecek olursak bu oran TL shortlamak yani TL satmak (TL’yi de Dolar almak için satıyorlar) için TL bulmanın maliyetidir. Yani Türkiye Cumhuriyet Merkezin verdiği Faiz falan değildir.

Yukarıdaki şekil Dolar ve TL arasında yapılan bir swap işlemini betimliyor. Sözleşme başlangıcında A, B’den TL cinsinden X.S kadar borç alıp dolar cinsinden Xkadar borç veriyor. Sözleşme tarihinde her iki para biriminin de spot oranı “S”. Sözleşmenin bitiş tarihinde A, B’ye X.F kadar TL geri verirken B X kadar Doları A’ya geri veriyor.

Peki ne oldu da Londra TL swap faizi fırladı? Yabancı kuruluş Dolar/TL’ nin yükseleceğini düşündüğü için TL satıp Dolar almak istedi fakat TL’si olmadığı için Londra piyasasından TL bulması gerekti. Bu nedenle Londra piyasasına TL sağlayan bankalar TL miktarını kısınca TL bulma ve o TL pozisyonunu taşıma maliyeti Yıllık %90 ve %200’ lere çıkıyor.

92 Bremen-GS maçında Kosecki'nin golü ile 1-0 öne geçip sonrasında 2-1 kaybettiğimiz maçı hatırladım. Kendi sahamızda TL kanadında yabancı bankaları sıkıştırarak belki kazanıyoruz ama bunun deplasmanı da var.Yabancı bankların swapla bankalarımıza TL verebilmesi için Türkiye'ye gelip dövizlerini satmaları, yani bir şey karşılığındaTL almaları gerekir. Swap piyasasındaki yüksek oranlar nedeniyle TL bulamayan yabancı kurumlar TL cinsinden portföylerinde bulunan hisse senedi, tahvil, bono gibi enstrümanları satmaya başladıkları zaman finansal piyasalarımızda düşüş ve hatta çöküş kaçınılmaz.