Son zamanlarda Kırklareli’de çok fazla toplu taşıma kullanmaya başladım.

Öğrencilik hayatımda da çok fazla toplu taşıma kullandım.

Nedendir bilinmez bazı şoförlerin insanlara olan yaklaşımını çok kaba buluyorum. Tabii insanın türlü türlü hali var. Canının sıkkın olduğu, yorgun olduğu bir gün olabilir.

Yine de tüm bunlar bir başkasına kaba davranmak için bir sebep olabilir mi?

Bazen insanları anlayamıyorum.

Hayatlarındaki tüm sorunların sıkıntıların sebebi bizmişiz gibi davranıyorlar.

Evet, insan sosyal bir varlıktır. Yani diğer insanlarla etkileşimi hem onu hem de o kişinin çevresindekileri etkiler.

Ama hayatınızdaki tüm zorlukları başka birinin üzerine yıkmak da ne kadar doğru?

Bizim de başımızdan türlü olaylar geçiyor.

Geçim sıkıntısı bir yana, etrafımızda olanlara üzülmek, gençlerin haline üzülmek, arkadaşlarımızın hayatlarında olup bitene üzülmek bizi oldukça yıpratıyor.

Biraz haber okusak, biraz haber izlesek halimize ah edemeden geçemiyoruz.

Yine de bunların acısını bir başkasından, hele de tanımadığımız bir insandan çıkartmıyoruz.

Bunca isyanımın sebebini anlatmak isterim;

Arkadaşlarım Kırklareli’nin merkezine nispeten uzak oturduğu için ve bazen işlerimizi beraber yapmak zorunda olduğumuz için onların evine gitmemiz gerekiyor. Hal böyle olunca otobüs kullanıyoruz.

Üç arkadaş bindiğimiz otobüslerde bazen dilimizi zor tuttuğumuz görüntülere de şahit oluyoruz ne yazık ki.

Sadece biz değil, mutlaka okuyucularımızdan birileri de fark etmiştir bu durumu.

Yaşlıya, gence, bilene ya da bilmeyene kısacasın insanın her türlüsüne tahammül kalmamış.

Biliyorsunuz ulaşım artık kartlarla gerçekleştiriliyor. Bunu henüz çözemeyen, kullanmak zorunda kalmamış, ilk defa kullanan insanlar var tabii.

Şoförlerimiz ne yazık ki bu kişilere karşı yeterince nazik değiller.

Ben bir Kırklarelili olarak henüz ulaşım kartı çıkarmadım.

Çıkarmayı da düşünmüyorum çünkü elzem durumlar dışarısında toplu taşıma kullanmıyorum. Kullanmak zorunda kaldığım durumlarda da temassız banka kartımı kullanıyorum.

Genelde de arkadaşlarım benim yerime kendi kartlarını okutuyorlar.

Şoförlerimiz o kadar sabırsız ki, kartı basacak arkadaşım en arka sıradan biniyor hepimiz için okutmayı planlayarak, şoförümüz bana yüksek sesle bağırıyor.

Hatta öyle yüksek sesle sesleniyor ki, dibinde ‘’Arkadaşım için ben kart basacağım’’ diyen arkadaşımı duyması yaklaşık iki dakikasını alıyor.

Şimdi dönüp şoföre mi kızalım, onun bu kadar sinirli olmasına sebep olan şeylere mi sinirlenelim?

Bakın,

Kime sinirleneceksek, neye sinirleneceksek başkalarından hıncımızı çıkartmayalım yeter.

Unutmayın ki kimse sizin nazınızı, sinirinizi, bastırılmış kininizi çekmek zorunda değil.

İnsanların hayatında o kadar çok dert var ki…

Bir gün, hiç ummadığınız bir anda, asla yapmaz dediğiniz insanlar sizlere öyle bir yanıt verir ki;

Bugüne dek cevapsız kalan tüm sorularınız yanıtlanmış olur.

Demem o ki;

Kimsenin kalbini kırmayın. Hele tanımadığınız, sizinle hiçbir iletişimi olmayan, ortada herhangi bir alıp veremeyeceğiniz durum olmadığı insanları hiç kırmayın.

Cevabı sizin düşündüğünüzden daha ağır olabilir.