Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Üyesi Hakan Dedeoğlu, “Kırklareli Valiliği’nden yapılan açıklamada; İkitelli Organize Sanayi İş İnsanları Derneği’nce (İOSİD), Kırklareli’nin Yeni Sanayi Bölgesi’nin, Vize’nin Çakıllı Beldesi’nde 550 bin metrekare bir alana kurulmasının planlandığını belirterek, ileride Trakya’nın 1. ve 2. sınıf tarım arazilerinin yok edilmesi ile karşı karşıya kalacağını iddia etti.


Dedeoğlu, “Valilikten yapılan açıklamanın şu şekilde olduğunu belirtti; “İlimizde hızla devam eden Sanayileşmeye yönelik hamlelerin en yenisi Vize Çakıllı beldemizde kurulacak Büyük Sanayi Sitesi ile gerçekleşecektir. Vize Çakıllı Beldesi’nde İkitelli Organize Sanayi İş İnsanları Derneği tarafından 550 bin metrekare alanda kurulacak BSS ile ilimizin ekonomisine, istihdamına ve ülkemizin milli sanayileşme hamlesine büyük bir güç ve destek oluşturulacaktır.”


Yetkilileri yıllar önce uyardığını belirten Dedeoğlu, şöyle devam etti; “Hâlbuki daha yıllar önce uyarmıştım! “Trakya’da çifte-telli!” İkitelli OSB’nin Trakya’ya taşınması gündemde diye! Çiftetelli nedir bilirsiniz. Karşılıklı oynanarak icra edilen çiftetelli oyunu, adı geçen projeyle tek taraflı olarak icra edilmek isteniyor ki bu Trakya halkına uymaz. Yalçın Bayer, köşe yazısında geçtiğimiz haftalarda İkitelli OSB hakkında yazdı: “1980’lerin İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, ANAP iktidarında yaratılmıştı. Perşembe Pazarı, Sultan Hamam, Rami, Bayrampaşa, Sirkeci ve Eminönü’nün ‘üretici’ esnafı, buralara taşınmıştı. Büyük yatırımcılar da geldi. En büyük özelliği, farklı alanlarda üretim yapan ve hizmet sunan firmaların bir araya gelmesiydi. Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesi oldu İkitelli... OSB, 700 dönüm içinde 39 kooperatif, 11 müstakil parselden oluşuyor, 30 bin işyeri var, çalışan sayısı da 300 bin kişiyi buluyor.”


Dedeoğlu, Hürriyet’in 22 Şubat 2013 tarihli internet haberinde dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun projeyi kastederek şöyle sorduğunu söylüyor. “Bu işin ekonomik boyutu nedir?” Ardından da şöyle devam ediyor: “Böyle bir şey şeytanın aklına gelmez. ” Daha 2013’te bu proje gündeme gelmiş! Hatta bu habere OSB’cilerin şaşırdığını belirttikten sonra böyle bir konunun hiç gündeme gelmediğini de savunmuştu Vali Mutlu. Aynı dönemde; “taşınmıyoruz yerimizdeyiz” diyen İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Önay da taşınma haberlerinin doğruyu yansıtmadığını belirtmiş! Hatta bu haberden sonra sanayicinin tedirgin olduğunu ifade etmişti.”


“Asıl tedirgin olması gerekenler Trakyalılar değil mi?”


Dedeoğlu, açıklamalarına şöyle devam ediyor; “Gelinen noktada ise İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Şaban Gülbahar’ın iftarla verdiği akşamki açıklamalarını gazete haberinden öğreniyoruz. “1985’de kurulan “İkitelli deki mevcut işyerleri artık ihtiyaçları karşılayamıyor. Geçmişte teknik ve Anadolu liselerinin yetiştirdiği nitelikli ara elemanları bulmak çok zor. İşçi oranı yüksek fakat buna rağmen vasıflı eleman bulunamıyor.” Tüm bu konuların sorun haline gelme sebebi geçmişten beri her şeyin plansızlık içinde yapılıyor olmasıdır. Şimdi yine bir başka plansızlık gündemde… Dev bir OSB neden Trakya’ya yapılmak istenebilir? Niye başka bölgelere değil?"

Dedeoğlu kurulacak yeni sanayi bölgesinin Trakya’nın geleceğine bir tehdit olduğunu ileride su ve tarım gibi alanlarda sorunlar yaratacağını belirterek konuşmasının devamında;

“Aslında orta ve doğu Anadolu bölgelerimizde tarım dışı alanlarımız varken ve de göç konusunun bu denli sorun olduğu ülkemizde bula bula verimli topraklarımıza göz dikmek nedendir? Bu bakış açısı son derece yanlış ve kolaycı bir davranıştır. Sizce de bu işte bir gariplik yok mu? 700 dönümlük bir alanda çalışan sayısının 300 bin olduğu bir proje, 32 yılda bu noktaya gelmiş ve şimdi çıkmazda olduğu bahanesiyle Trakya’ya taşınmak isteniyor. Yazılanlara göre, Tekirdağ – Çerkezköy / Kapaklı Beldesinde 100 bin dönümlük arazi bu proje için öngörülüyormuş. Hesaba göre İkitelli’nin 143 katı bir alan. Neden? Bunun adı Trakya halkının onayı alınmadan çiftetelli oynatmaktır ve bu oyunun kazanını Trakya olmayacaktır.


Geçmişte yaşananlardan ders almayan yöneticiler, Çatalca, Trakya ve Marmara’da 10 Eylül 2009 günü yaşanan sel felaketi unutmamalıdırlar. Yüzlerce aracın suya gömüldüğü o süreci… O günle ilgili olarak; “Siz buna, doğal tufan, hatta tsunami diyebilirsiniz” diyor Milliyet yazarı Şevket Çorbacıoğlu, “ben yapay tufan ve tsunami diyeceğim, çünkü imar politikalarını siyasi ve ekonomik ranta eklemlendirerek, yarattığımız çarpık kentleşmelerle, doğal gücüne güç kattığımız yapay felaketlerdir bunlar. ”Çerkezköy/Kapaklı noktasından itibaren Trakya’nın düz bir ova oluşunu göz önünde bulundurmayanlar, sel tehlikesini her an yaşayacaklarını bilmelidirler. Arazinin düz ova olması tarım açısından avantajken, yerleşim haline dönüştürüldüğünde ki bu çarpık sanayileşme ve kentleşme olarak yapıldığında dezavantaj yaratmaktadır.”


“Örneğin Çorlu’da Mimarsinan Köprüsü’nün dere yatağındaki atık kağıt fabrikası nedeniyle derenin yatak genişliği 1/2 oranında bırakılmıştır. Eskiden yapılaşma olmadığı halde geniş bırakılan dere yatakları, para hırsıyla üst üste hatalar yapılması sonucunda felaketlere yol açmıştır.”


“Bu konuda benzer bir olay da 2012 yılında Lüleburgaz’ın Büyükkarıştıran beldesi ve çevresinde yaşanmıştır. O gün için 4 yurttaşımızın hayatını kaybettiği sel felaketinde çok fazla maddi hasar da meydana gelmiştir. Bir zamanlar "kendi kendine yeten 7 ülkeden biri” olmakla övünürken, şimdi "saman" ithal eden ülke haline geldik. Ülkeyi bu hale getiren iktidar şimdi de Trakya’da, Tekirdağ/Çerkezköy’de – bir zamanlar köy olan Kapaklı’da 10 bin hektarlık (100 bin dönüm) sanayi bölgesi oluşturmaya çalışmakta! İstanbul İkitelli’de bulunan organize sanayi bölgesini 350 bin çalışanıyla, yani 1 milyon insanın göçüyle birlikte Trakya’ya taşımanın ne çalışanlara ve ailelerine ne de Trakya’ya bir faydası olabilir. Bir zamanlar "İstanbul'un taşı toprağı altın" diyenler, İstanbul'un nüfusunu arttıranlar, İkitelli’yi sorumsuzca planlayanlar şimdi de Trakya’yı parselleyerek sorunların daha da büyümesine neden olma noktasındadır. Sonra da çıkıp ülkemize hizmet ettiklerini söyleyeceklerdir. Ancak Trakya’nın 1. ve 2. sınıf tarım arazilerini sanayiye peşkeş çekme çabası içinde olan iktidarın bu konuda daha gerçekçi olması gerekmektedir. Tabii ki gerçekçilik derken ranttan yana olmayı değil, ülke insanının tümünü kucaklayarak sağlıklı, mutlu ve güzel bir yaşamdan yana olmayı kastediyorum. Dünyada plansızlıkla kalkınan bir ülke daha yoktur. Gıda güvenliği en az ekonomik güvenlik kadar önemli bir sorundur ve her sorunu TOKi üzerinden inşaat yaparak çözmeye kalkışmanın bir mantığı yoktur. Sonuçta, ancak tarım sorununu doğru çözenler sanayi konusunu da doğru çözebilir. Tüm gelişmiş ülkelerde bu böyledir. Bu yüzden Trakya’nın verimli tarım topraklarına kıymayın beyler.” dedi.