Netflix’te yeni yayına giren Inside Bill's Brain: Decoding Bill Gates belgeselini izlerken her yıl Bill Gates’in okuma
öneri listesinden araklayarak alıp yoğunluktan okuyamadığım kitaplara tekrar baktım ve Gretchen Bakke’nin the
Grid kitabı tekrar radarıma girdi. Bu kitap özellikle doktora tezime çalışırken bana önemli ölçüde ilham olmuştu.
Kitapta kültürel antropolog Gretchen Bakke, Amerika Birleşik Devletleri'nin, şebekenin güvenilmezliği nedeniyle
ülke çapında elektrik üretimi ve elektrik sağlama sistemi olarak gelişmiş dünyaya elektrik kesintilerinde öncülük
ettiğinin altını çiziyor. Bakke, hatalı ABD şebekesinin gelişimini açıklayarak zorluklarını ana hatlarıyla belirtiyor.
Örneğin, elektrik sektörünün elektrik depolamak için etkili bir yolu olmadığından üretim ve tüketimin her zaman
aynı anda meydana geldiğine vurgu yapıyor. Bakke’nin size Amerika’nın gelecekte şebekenin dayanıklılığını nasıl
artırabileceğini daha fazla anlatmasını isteyebilirsiniz, ama yine de çok fazla alanı kapsıyor. Kitap ABD elektrik
altyapısında neyin yanlış olduğunu ve nedenini öğrenmek isteyen yatırımcılara, politika yapıcılara ve girişimcilere
önerir.
Bu kısa özetin ardından peş peşe gelen elektrik zamlarını ve henüz üzerinde çalışmaya başladığımız enerji
piyasalarında stokastik modelleme ve finans uygulamaları üzerine olan kitabımızı da düşündüğümüzde bir bu
yazının enerji ve elektrik piyasaları üzerine olması kaçınılmaz hale geldi. 2018 yılının ağustos ayından bu yana
doğalgaza ve elektriğe 5’er kez zam yapıldı. Son yıllarda enerji piyasasındaki çarpık yapılanmaya baktığımızda arz
güvenliği baskısı altında neredeyse her üretim şekline teşvik vererek arz-talep dengesinden kopuk bir piyasa
dinamiği oluşturuldu. Bu bağlamda da özellikle öncelikle çantacı yatırımcılarla alevlenen sonrasında ise yeni
getirilen düzenlemelerle regüle edilmeye çalışılan yenilenebilir enerji alanında bankacılık sektörüne baskı
oluşturacak projeler birikti.
Özellikle güneş enerjisi projeleri döviz cinsinden 10 yıl sabit getiri sağladığı için enerji sektöründe faaliyet
gösteriyor olsun yâda olmasın birçok yatırımcının döviz cinsinden de borçlanarak girdiği bu yatırımlar hem teşviki
veren devlete hem de bankalara oldukça yük olmaya başladı. Gelen elektrik zamları ile de bu yük her yanlış
kurgulanan yatırım gibi (bknz. köprü, otoyol ve tüneller) vatandaşa paylaştırılmış oldu. Büyük bir izleyici kitlesi ile
ihalesi yapılan son rüzgâr santrali konsorsiyumunun ise gidişatını merakla takip ediyoruz.
Peki, ama bu verimsiz piyasa yapısının temel nedenleri nelerdir?
4 yıllık seçimsiz bir döneme girmemiz nedeniyle zam yolunun Ankara otobanı gibi açık olduğu politik argümanını
bir kenara bırakıp işin ekonomisine odaklanırsak:
Prof.Dr. Veysel Ulusoy ile Yeditepe Üniversitesi Finansal Ekonomi bölümü bünyesinde gerçekleştirdiğimiz ve
International Journal of Energy Economics and Policy’de yayınlanan “Impact of Vertical Integration on Electricity
Prices in Turkey” adlı araştırmada elektrik üretim miktarı, sistem marjinal fiyatı ve piyasa takas fiyatı verilerini
saatlik frekansta kullanarak ARx (otoregresif hareketli ortalamalar modeli) ekonometrik modelleri oluşturmuştuk.
Sonrasında market gücü ve devlet dahiliyetinin etkisini ayrıştırabilmek için “peak” ve “base load” için temsili saat
dilimleri seçilerek (saat 24:00 ve saat 11:00) kümeleme yöntemiyle modeller tekrar kuruldu. Sonuç olarak YAP-
İŞLET-DEVRET santrallerin fiyatlar üzerindeki etkisi bu modellerde teyit edildi.
Kullanılan veri setinde EUAŞ ve TETAŞ’ın sahipliğinde görünen santraller toplam planlana üretimin %40’ını
oluşturuyor ve bu durum kamunun piyasadaki oligopol market gücünü temsil ediyor.  Normal bir oligopol pazarda
fiyatlar veya rakiplerle iş birliği yada rekabet gibi stratejik kararları oligopol oyuncular alır ve piyasa takipçileri de
buna göre pozisyonlanır. Fakat kamunun “merit ordera” dahiliyeti ve BOTAŞ’ın da “take or pay” (al yada öde)
kontratları nedeniyle çevrim santrallerinin çalışması ile enerji piyasasındaki dikey ve yatay entegre portföyünü
optimize eden kamu dahiliyeti piyasa yapısını daha da kompleks bir hale getiriyor.
Diğer önemli sonuçlardan biri ise gün içi işlem piyasalarının açılmasından sonra sistem marjinal fiyatları ile piyasa
takas fiyatı arasındaki açıklayıcı bağ artıyor ki bu da GİP etkinliğini ekonometrik modellerle desteklenen bir sonuca

işaret ediyor. Birçok farklı model ve sonuçları hakkında detaylı incelemek isteyenler için
çalışmaya https://www.econjournals.com/index.php/ijeep/article/view/4725/3042 bağlantısından da
ulaşılmaktadır. Organizasyon bazlı ikili anlaşma miktarları, tedarik yükümlülüğü kapsamındaki

UEÇM, organizasyon bazlı ve kaynak kırılımlı KGÜP, aylık Sıfır Bakiye Düzeltme Tutarı ve GDDK tutarı verilerinin de aralarında bulunduğu veri seti, Şeffaflık Platformu’nun yeni sürümüyle Ekim 2016’da EPİAŞ tarafından kullanıma açıldı. Bu çalışma EPİAŞ’ın yeni veri setini kullanarak uygulama yapan ve akademik bir dergide yayınlanan ilk makalelerden olma özelliğini de taşıyor. Enerji piyasasını incelemeye doğalgaz piyasası ve zamlar ile gelecek yazılarımızda devam edeceğiz.