Birisi bana nerelisin diye sorduğunda cevabım “Doğma büyüme Kırklareliliyim” oluyor. Evet Kırklareli’de doğdum, belki fiziksel olarak Kırklareli’de büyüdüm. Ama ben nerede ben oldum?

Yaşadığım şeylere verdiğim karşılıklar nerede şekillendi? İnsanlarla nasıl iletişim kuracağımı nerede öğrendim? Ara sırada olsa her insanın cevabını bildiği ama kendisine bile cevabını vermekten çekindiği sorularla karşınıza çıkıyorum.

Şimdi sorun kendinize ne zaman büyüdünüz?

Yıllar önce üniversite için bu şehirden çıkıp, her dinden, her dilden, her milletten insanın bir arada yaşadığı küçük bir şehrin insanı olarak büyük bir şehre gittim. Dört senemi o şehirde yalnız değil ama tek başıma geçirdim. Büyümüştüm. Birileri bana akıl vermeden neyi, nerede, nasıl yapmam gerektiğini, nasıl geçinebileceğimi öğrendim.

Evet büyümüştüm. Çünkü günümüzde insanlar bu saydığım şeyleri yaptığında büyümüş sayılıyor. Tabi ki arada geçen zamanlara alınan yaşında bir etkisi olmuyor değil.

Benimle aynı dönemde okuyan her gencin kara belası pandemi yüzünden öğrencilik hayatımın güzel zamanlarında ve önemlisi artık ben büyüdüm diyebildiğim noktada aile evine geri döndüm.

Büyümemişim. Başlarda sadece evin küçüğü olduğum için böyle düşündüğümü sanıyordum. Ama değilmiş. Buradaki beni ve onun ‘sorunlarını’ halının altına süpürüp gitmişim. Buradaki beni büyütmeyi unutmuşum.

Şu ana kadar geçen zamanda onu da büyüttüm. Yeni arkadaşlarım oldu. Yeni insanlar tanıdım. Halının altına attıklarımı temizlerken benim yanımda oldular.

Ve en güzel yanı da sadece eski beni değil büyümüşte küçülmüş olan beni de büyüttüler.

Eski hayatı, eski dostları, eski acıları, eski kırıklıkları… Bu şehirde bir yerlere ne sakladıysam onları çıkartıp tek tek avlamam gerektiğini öğrendim.

Tabi birlikte bir yerlere gizlediğimiz bir şeyler de oldu. Ama çok önemli bir şeyi öğrettiler. Bir şeyleri asla bir yerlere saklamamayı. Nerede ne varsa bulduk.

Beraber bir yola çıkmaya karar verdik. Aynı istikamet üzerinde farklı güzergahlardan yürürken birden yollarımız birleşti. Yürüdüğümüz yolda bizi zaman zaman yavaşlatan, durduran, yolumuzu değiştirmeye çalışan bir şeyler oldu.

Ama biz aynı yola devam ettik. Kimi zaman durduğumuz için hızlı gitmesi gerekenlerimiz oldu. Bazen durup bu yolda bana yer var mı diye düşündüren anlar.

Zamanında yürüdüğüm çok yanlış yol oldu. Sonunda bir yere varacağımı düşünüp yıllarca yürüdüğüm yollar. Şu an yürüdüğüm yol bunlardan biri değil.

Sadece dümdüz bir yol değil. Manzaramızı güzelleştirmek için yeni patikalar aradığımız, ararken birbirimizi cesaretlendirdiğimiz, yolumuza çıkan iyi kötü üstesinden beraber gelebileceğimiz bir yol.

Çünkü biz hangi ayrımdan, beraber mi, tek başımıza mı? Nasıl yürüyeceğimize karar verdik.

İlk nefesinizi aldığınız günden beri sizinle birlikte olan aklınıza hayalinize gelebilecek her koşulda sizinle aynı şeyi yaşayan insanlarla bile aynı şeyleri hissedemezsiniz. Ben yürürken sağıma ve soluma baktığımda bunları düşünüyor ve hissediyorum.

Her durumda aynı olmasa da birlikte yürüdüğüm insanlarında benimle aynı şeyleri düşündüğünü biliyorum.

Ha gayret deyip yolumuzu daha da güzelleştireceğimiz yeni güzel şeylerin peşindeyiz. Peşimizden bizi kovalayan irili ufaklı fırtınalar, bizi daha güzel yerlere ulaştıracak.

Bir şeyin daha üstesinden gelip gönül rahatlığı ile büyüdüm diyebileceğiz. İstediğimiz yere ulaştığımız da gönül rahatlığı ile “Kırklareli’de büyüdüm” diyebileceğim, diyebileceğiz.

Çocukken en çok istediğimiz büyümenin; korkulacak bir şey olmadığını, üstesinden gelebildiğimizi en önemli kişiye kendimize kanıtlamış olacağız.

Sahi siz nerede büyüdünüz?