Kırklareli dışında bir yerde yaşadıktan sonra yerin kendine özgü bir kültürü olduğunu fark ettim.

Popüler kültür kavramının kökeni halk kültürüne kadar geri gider ve Sanayi Devrimi ile oluşan Endüstri Toplumu’nun egemen kültürel pratiği olan kitle kültürüne kadar uzanır.

Günümüzde, gerçekleştirdiğimiz kültürel pratiklerin tamamına yakınını kitle kültürü pratikleri oluşturmaktadır; ancak her ne kadar kitle kültürü egemenliğini kabul ettirmiş olsa da popüler kültür kendine yaşam alanı bulabilmektedir. Halk kültüründen kitle kültürüne uzanan süreci ve bu süreçlerin anlamlarını ayrıntılarıyla açıklamak yararlı olacaktır.

Halk kültürü, aynı yer ve zamanda yaşayan insanların kendi için kendini, kendine ve çevresine anlatımı olarak tanımlanmaktadır. Buradaki vurgu, kültürel pratiklerin kendiliğinden gelişmesidir.

İnsanlar, olmayan bir şey, yaşanmamış bir duygu için herhangi bir kültürel pratik geliştirmezler. Halk türkülerinin yaşanmış olaylardan, duygulardan yola çıkılarak yazılmasının, söylenmesinin nedeni budur; çünkü halk, kendisi ve yaşadığı çevrenin ortak çıkarları için üretmektedir.

Sanayi toplumlarından önce, kitle kültürünün henüz tarih sahnesine çıkmadığı dönemlerde, popüler kültür olgusu Asur, Grek-Roma Uygarlıklarında kendisine yaşam alanları yaratmıştır. Bu uygarlıklarda ve tarihin ilgili dönemlerinde, popüler kültür olgusunun barajlar, tapınaklar, sulama kanalları gibi büyük masraf ve insan gücü isteyen kamusal projelerin inşası ile geliştiğini gözlemlemekteyiz.

Sanayi Devrimi öncesi dönemlerde, halkın içinden çıkan, halk tarafından üretilen, onun acısını, sevincini yansıtan popüler kültür, aynı zamanda ezilenlerin, toplum tarafından görmezden gelinenlerin de kendilerini ifade ettikleri bir alan oluşturmaktadır.

Sanayi kapitalizminden önce, popüler kültürün yaşama olanağı bulabilmesi, egemen bağımlı ilişkisine devamlılık kazandıracak kültürel, siyasi, baskıcı yönetme donanımlarının gelişmemiş olmasından ileri gelmektedir. Merkezi iktidarın kültürel seçimlerini yayacak (okul, yol, ulusal pazar vb.) uygulama mekanizmalarının gelişmemiş olması bu sonucu doğurmaktadır.

Ticarileşmiş Popüler Kültürün Anlamlandırılması

Popüler kültür kavramı içerisinde tek bir oluşumdan söz edilmez. Popüler kültür, bireylere tek bir zamanda ya da uzamda da ulaşmaz. Bu kavramın içerisinde;

Zaman ve Mekânın örgütlenmesi söz konusudur. Gündelik yaşam alışkanlıklarının toplamında, çoğu kez kendini pek fazla hissettirmeden yer almaktadır.

Ahmet Oktay’a göre, popüler kültür, dar anlamıyla emeğin yeniden üretilmesinin bir girdisi olarak eğlenceyi, geniş anlamıyla da belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ön koşulunu kapsamaktadır. Bununla birlikte, popüler kültür, en genel yaşam alışkanlıklarının yeniden üretimini, görsel ve sözel bir şölen içerisinde yeniden üretir. Kültür ögelerinin yaygınlaştırılmasında iki önemli oluşumun etkilerini gözlemlemekteyiz:

Bunlardan birincisi, elektronik çoğaltım tekniğinin gelişmesi,

İkincisi ise, daha önce belirttiğimiz gibi, kitle iletişim araçlarının etkinliklerinin artması.

Walter Benjamin, yeni gelişen teknolojinin sanata ve toplumsal yaşama olan etkilerini vurgularken, tekniğin niteliğe etkilerini de gözler önüne sermektedir. Sanat eserlerinin elektronik ortamda çoğaltılması ile birlikte bu eserlerdeki “biricik” olma niteliği de değişmektedir. Teknik çoğaltma ile birlikte sanat yapıtı tamamen değişikliğe uğramaktadır. Bu işlem, özgün bir yapıtı kopyalayarak, yapıt ile ilgisi olmayan bir tüketim mekânına aktarabilme özelliğine sahiptir.

Siyasal sağ ve tutucu kesim, popüler kültür ile kitle kültürünü aynı kefeye koyarak tanımlarlar. Batı’nın klasik ve aristokrat kültür geleneğini yüksek kültür ; popüler kültürü ise alçak kültür olarak adlandırırlar. Bu kültürün uygarlık, saf ve ciddi kültür için zararlı olduğunu, alçak zevklerin ve ilgilerin kültürü olduğunu iddia ederler.

İkinci yaklaşım ise, çoğulculuğun, demokratikleşmenin, bireysel özgürlüğün göstergesi olarak tanımlar popüler kültürü.

Marxist yaklaşım, halk üzerine empoze edilmiş kitle kültürü olarak ele almaktadır. Bu yaklaşıma göre, popüler kültür ürünleri ticari aygıtlar tarafından yaygınlaştırılmakta ve halk, atomize bir yapıda görülmektedir. Bu tanımlamadan yola çıkarsak, ortada empoze edilmiş bir kültür olduğuna göre, bu kültüre ait ürünlerin ve yaşayış biçiminin halk tarafından eş deyişle, çoğunluk tarafından seçildiğini söyleyemeyiz.