Kırklareli halkını bilgilendirirken hak haberciliği yaptığımız zamanlarda oluyor. Hak haberciliği konusuna, UNESCO’nun 1978 yılında kabul ettiği, “Barışın Güçlendirilmesi ve Uluslararası Anlayış, İnsan Hakları Kabulü ve Irkçılık Karşıtı Tutum İçin Kitlesel Medya Katkısına İlişkin Temel İlkeler” adlı bildirgede değinilmiştir. Buna göre, hak haberciliğinde, haberler insan haklarına dayandırılarak verilmelidir.

Bildirinin tümünde, insan haklarının sağlanması, korunması ve yaygınlaştırılması yönünde kitle iletişim araçlarına bazı görevler yüklenmiştir. Buna göre, haberler farklı ırk, toplum ve yaşam biçimlerine saygılı şekilde verilmeli ve hak ihlalleri yapılmamalıdır. Hak haberciliğinin üç anlamının olduğu ifade edilmektedir:

Hak ihlâllerini görmezden gelmeyen.

“Ötekileri” haber yapmak için mutlaka hak ihlâli konusu olmalarını beklemeyen.

Herhangi bir haberi yaparken hak ihlâline yol açmayan bir habercilik.

Hak haberciliği, hak ihlâllerini haber yapıp izleyen bir haberciliktir. Haberleri, ötekiler lehine odaklı kılmayı amaçlamaktadır. Bireylerin hakları konusunda bilgilendirici olmalıdır. Haklardan yana taraftır. Muhabirler, özellikle dezavantajlı grupların sesini duyurmalıdır. Hak haberciliğinin kaynakları;

Haberin ilgili olduğu alanda çalışan hak örgütleri,

Sivil toplum örgütleri,

Sendikalar,

Bu alanda çalışan akademisyenler ve uzmanlar olabilmektedir.

Hak haberciliği, insan hakları kavramını ölçü almaktadır. Toplum içerisinde sesini duyurmakta zorlanan azınlıkların sesi olur. Özellikle, ayrımcılığa uğrayan grupların sözcüsü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu habercilik anlayışına göre, kitle iletişim araçları aracılığıyla sunulan haberler, insan haklarına dayalı olmalıdır. Hak haberciliğinde, teröre çağrı, savaşı övme, farklı gruplara karşı nefret yayma gibi unsurlar olmamalıdır. Eşdeyişle, hak haberciliği her türlü ayrımcılığa karşıdır.

Hak haberciliğinde kitle iletişim araçları, insan haklarına, insan yaşama hakkına, bireylerin kendisini geliştirme hakkına ve diğer tüm haklara saygılı olmakla yükümlüdür. Bu şekilde bir habercilik anlayışının sürdürülmesi, kitlelerin bilinçli hale gelmesini sağlayacaktır.

Bir haberin, hak haberi olarak değerlendirilebilmesi için şu unsurları taşıması gerekmektedir:

Olay odaklı değil, sorun odaklı haber sunumu. Dezavantajlıların lehine anlatım. İnsan haklarına yer verme. Hak örgütlerine yer verme. Mücadeleye yöneltme/yol gösterme. Bilgilendirme. Eğitme. Sivil Toplum ve Medya

Medya, kamu gündemini belirleyen en önemli unsurdur. Bu anlamda, kamuoyunun oluşumu ve biçimlenmesinde medya oldukça önemli bir işlev görür. Sivil topluma çeşitli örgütler temel oluşturmaktadır. Bu örgütler, medyada ortaya çıkma ve kendilerini anlatıp, ifade etme olanağı bulabilmektedirler. Çağdaş demokratik toplumlarda, medya ve sivil topluma temel oluşturan sivil toplum örgütlenmeleri arasında doğrudan bir ilişki kurulmaktadır.

Medya, sivil toplum örgütleri ve onların sorunlarını, hedeflerini, eylemlerini gündeme getirme ve gündemde tutma gücüne sahiptir. Böylelikle medya, sivil toplum örgütlerinin etkinliğinin artmasını sağlamaktadır.

Spurk, sivil topluma karşı medyanın rolünü üç farklı yaklaşım çerçevesinde incelemektedir:

İlk yaklaşım kapsamında, demokratik etkileşim içerisinde sivil toplum ve diğer kuruluşlara karşı kitle iletişim kuramının medyayı nasıl konumlandırdığı ele alınmaktadır.

İkinci yaklaşımda, demokrasinin konsolidasyonunda olduğu gibi, doğrudan sistem değişiminin desteklenmesi ya da desteklenmesinde medyanın nasıl bir performans gerçekleştirildiğine bakılmaktadır.

Üçüncü yaklaşımda ise, bazı ampirik çalışmalar, medyanın demokratik niteliğini saptamayı ve mikro düzeyde yurttaşlar üzerinde etkilerini gözlemlemeyi denemektedir.

Sivil toplum ve medya arasındaki ilişkide, alternatif medyanın önemi ön plana çıkmaktadır. Sivil toplumun bir parçası olarak alternatif medya , devlet ve özel ticari medya arasında “ üçüncü ” bir ses olarak tanımlanabilir. Bu yaklaşım, sivil toplumun bir parçası olarak alternatif medya, devlet ve piyasa arasındaki mücadelenin öne çıkarılmasına olanak sağlamaktadır. Sivil toplumun bir parçası olarak alternatif medya, demokrasinin yaşayabilirliği ve canlılığı açısından kritik bir toplumsal parça olarak kabul edilmektedir.