Her ne kadar negatif büyüdük olarak lanse edilerek bir algı yönetimi yapılıyor olsa da kısa yoldan söylemek gerekirse 4. çeyrekte ekonomimiz küçüldü. Olumsuz bir tabir yerine olumludan olumsuza gidilerek seçim öncesi yapılmaya çalışılan algı yönetimi profesyonelliğini yine de takdirde karşılıyorum-sonuçta emeğe saygı.

Son çeyrek verilerine göre ekonomimiz 4.Çeyrekte toplamda %3 küçülürken 2018 yılında %2,6 büyümüş olduk. Bu daralmanın temel nedenleri imalat sanayi, sanayi, inşaat sektörlerindeki gerilemeden kaynaklanırken ekonomi literatürüne baktığınızda Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin bir önceki yıla oranla ekonomisinde hiçbir yapısal değişiklik ve genişleme yapmasa da %4 büyümesi beklenirken %2,6 büyüme de aslında beklenen seviyede bir büyüme oranı değil. Burada yaz aylarının yaklaşması ile bel bağlanan turizm ve hizmet gelirleri de bu daralmayı kalıcı bir şekilde telafi edici bir etki yapabilecek gibi görünmüyor.

  Sonuç olarak mevcut ekonomik konjonktür merak eden etmeyen herkesi şu tanımlamaları öğrenmeye sevk etti: Deflasyon, Resesyon, Depresyon, Slumpflasyon. Şu an içinde bulunduğumuz durum yüksek enflasyona rağmen küçülme yaşadığımız Slumpflasyon.

Bununla birlikte kur şokuyla beraber başlayan tüketici fiyatlarındaki artışlar kademeli olarak yükselip 2019 yılı Ocak itibarı ile gıdada aylık olarak yüzde %6, yıllık olarak yüzde %30 seviyesini geçince hükümet eski bir uygulama olan tanzim satışları 11 Şubat’ta ilk olarak İstanbul ve Ankara’da tekrar başlattı. Sonuçlarının çok sürdürülemeyecek olduğunu düşünsemde kısa vadede (yani seçim öncesi) etkisini göstermiş gibi.

Menemen Endeksine baktığımızda Şubat 2019 enflasyon verilerine göre bir menemenin maliyeti şubat 2018’e göre nominal olarak %61 artıştır göstermiştir. Menemen Endeksi ise 94 değeri ile Aralık ayına göre 27 puan düştüğünü görüyoruz.  Menemeni mutlaka soğansız yaparım diyen okurlar için ise bir menemenin maliyeti şubat 2018’e göre nominal olarak %46 artıştır göstermiştir. Soğansız Menemen Endeks verisi ise 94’e inerek 28puan azalmıştır. Dolayısıyla tanzim satışların temel sebze fiyatlarındaki etkisi endekse de yansımış durumda.

           

Enflasyonun yüksek, faizlerin düşmediği ve kurun her an yüksek momentumla yukarı yönlü hareket etme riskinin bulunduğu bir ortamda Türkiye’nin ihtiyacı olan yapısal reformlar üç başlıkta toplanabilir: Siyasal reformlar, sosyal reformlar, ekonomik reformlar. İthalat 4.Çeyrekte %24,4 düşerken aşağıdaki grafik büyümemizin ne kadar ithalata (ara malı) bağımlı olduğunu da göstermektedir. GSYİH ve İthalat verilerinin sadece yönü değil hareket şekilleri bile neredeyse aynı.

Bu noktada ekonomide yapılması gereken yapısal reformlar ve çözüm önerileri de başka bir yazının konusu olacak.