Salgın başladıktan sonra ve devletin şahısları salgından koruma tedbirleri almaya başlaması şahıslar olarak bizlerin salgının ekonomik ve sosyal boyutlarıyla yüzleşmek zorunda olduğumuzu ortaya çıkarmıştır.

Bireyler ve aileler son yıllarda hiç böyle bir felaket başlarına gelmeyecekmiş gibi yaşamaya başladılar ve bu tip yaşam alışkanlık haline gelmiş bulunmaktaydı.

Şahıslar normal zamanlarda aşırı borçlanmışlar ve bu borçlanma şekli bankalara ticari kredi,konut kredisi ve ihtiyaç kredisi şeklinde olmuştu.

Büyük boyutlarda salgının olması şahısların harcaya bilecekleri birikimlerinin bulunmaması ve borçların tahsilinin devam etmesi, işten çıkarmalar, İş’e gidememe ve iş yerlerinin kapalı olması gelirlerin yok olması ve belirsizlik şahıslarda psikolojik ve sosyolojik travmalara sebep olmuştur.

Özellikle şehirlerde yaşayan aile ve şahısların belediyelere ve devletin yardım fonlarına olan aşırı taleplerinden böyle bir birikimsizlik ve yetersizliğin olduğu bilgisi ortaya çıkmaktadır.

Görünen o ki ailelerin ve bireylerin böyle salgın, felaket, kırız anlarında hayatlarını birkaç ay bile devam ettirecek birikimleri ve gıda stokları olmadığı ortaya çıkmıştır.

Aileler ve bireyler salgın hastalığın sonlarına geldiğimiz bu günlerde bundan sonra oluşacak salgın hastalıklarda ve felaketlerde yaşamlarını sürdürmek için ne yapmaları gerektiği konusunda düşünüp çareler oluşturmaya başlamaları gerekir.

İnsanların daha çok çalışıp daha fazla üretip daha az harcayarak ilk önce borçlarını ödeme ve başka borç yapmamayı yaşam şekli durumuna getirmeye başlamalı ve mümkün oldukça tasarruf etmeyi öğrenmelilerdir.

Her aile ve birey en az üç ay hayatlarını devam ettirecek kuru gıda stokları yapıp stoklu yaşamayı öğrenmelidir.

Maazallah daha feci bir salgın veya felaket olmuş olsa idi ve hiçbir şekilde dışarıya çıkma imkânımız olmasa idi devlet insanlara yardım ulaştırana kadar birçok kişi açlık ve susuzluktan ölebilirdi.

Hayat bilgisayar, cep telefonu ve televizyonla devam etmediği öğrenilmiş, hayatın devamı için yeme ve içmenin gerekli olduğu anlaşılmıştır.

Bir örnek vermek gerekirse herhangi bir şehirde su şebekesinde oluşacak herhangi bir sorun veya sabotaj sonucu bir hafta kadar su konutlara verilmese hangimizin evinde bir haftalık su stoku bulunmaktadır.

Bundan sonra çok çalışmalı az harcamalı çok tasarruf etmeli gıdamıza ve suyumuza sahip çıkmalı stoklu yaşamayı öğrenmeli hemen bu şekilde yaşamaya başlamalıyız.

Bu şekilde yaşamayı öğrenemesek salgın ve felaketlerden kurtulsak bile açlık ve susuzluktan ölebiliriz.

Bu salgın bizlere bunları da öğretmiştir.