Alışkanlıklarınız hakkında hiç düşündünüz mü? Düşünmelisiniz çünkü alışkanlıklarımızı yönetebilirsek hayatımızı değiştirebiliriz. Sadece kendi hayatımızda değil, alışkanlıklarımızı değiştirebilirsek tüm dünyayı değiştirebiliriz. Son zamanlarda bunun üzerine çok düşünüyorum. Sizinle de bir şeyler paylaşmak istiyorum.

“Bazen her şey yokuş aşağı gider ve durdurmaya gücümüz yetmez. Bu yalnızca hayatlarımızda değil, işyerlerinde, büyük şirketlerde ve devletlerde bile olabilir.” Bırakın hayatlarımızı, işyerlerini, şirketleri, devletleri, şu anda tüm dünyada yaşanan bir kriz var. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tüm insanları etkileyen en büyük olayın içindeyiz. Engel olamadığımız kötü bir gidişat var. Zaman zaman hepimizin hayatında oluyor değil mi? Sİşte yapacağımız 14 günlük deneyde kendi alışkanlıklarımızın doğasına hakim olmaya çalışacağız. Bir bilgisayar yazılımı gibi beynimizi programlayacağız.

Birini düşünün. Bu kişiye X diyelim.

X’in kötü bir alışkanlığı varmış. Çalıştığı iş yerinde her gün öğleden sonra kafeteryaya çikolatalı kurabiye yemeye gidiyormuş. Tabi kısa bir süre sonra kilo almaya başlamış. Bundan kurtulmak için her alışkanlıkta olan üç temel kavramı analiz etmiş.

İlki: işaret. İşaret davranışın otomatik olarak tetiklenmesini sağlıyor. Beynimiz işareti alınca yarışçıların koşmaya başlaması gibi hemen alışkanlığı uygulamaya koyuyor. Çünkü olimpiyatlarda hala çekilen bir tetikle çıkan ses yarışları başlatıyor.

Bizim alışkanlıklarımızı bir silah değil 5 farklı şey tetikliyor: belli bir yer, günün belli bir saati, bir duygusal durum, başka biri ve nihayet başka bir olay. Bunlar beyninizde alışkanlık davranışını başlatıyor. Bir döngü yaratıyor.

X fark etmiş ki çikolatalı kurabiye yeme arzusu her gün öğleden sonra saat 15.00 civarında masasında otururken oluşuyor. Yani onun tetikleyicisi günün belli bir saati ve bir mekan. Bu işaretler otomatik olarak bir rutini başlatıyor.

Her gün işaret verilince, yani saat 15.00’da masasından kalkıyor, asansöre yürüyor, 10. kata çıkıyor, kafeteryaya gidip bir çikolatalı kurabiye alarak bir iş arkadaşıyla oturup yemeye başlıyor. Böyle bir rutin oluşturmuş ve bunu neredeyse otomatik olarak uyguluyor.

Bu rutinden sonra alışkanlık döngüsünün son adımı geliyor: ödül. Koşuya başlayan yarışçıların bitiş çizgisine varması gibi. Alışkanlığın ödül bileşeni çok önemli, çünkü bütün döngü onu elde etmek için başlatılıyor. Bir yarışta ödülü tarif etmek çok kolay. Ama alışkanlıklarımızın ödülleri biraz daha kafa karıştırıcı olabilir.

X bunu anlayabilmek için üç günlük bir deney yapmış.

Birinci gün yine o işareti alınca yani saat 15.00 olunca kafeteryaya gitmek yerine dışarı çıkıp kısa bir yürüyüş yapmaya karar vermiş.

İkinci gün, dışarı çıkmak yerine yine kafeteryaya gitmiş ama bu kez çikolatalı kurabiye yerine şeker almış ve onu kafeteryada değil masasında yemiş.

Deneyinin üçüncü gününde yine kafeteryaya gitmiş ama bu kez hiçbir şey almamış. Onun yerine bir arkadaşıyla 10 dakika laflamış.

Sizce bu üç günlük deneyde neyi test etmeye çalışıyor? Gerçek ödülün kendisi için ne olduğunu…

Dedim ya alışkanlıklarımızın ödüllerini anlamak yarış çizgisine ulaşmak kadar net olmayabilir. İlk aklımıza gelen şey çikolatalı kurabiyenin bir ödül olduğu. Ama X bunu üç gün boyunca test edince anlamış ki kendisinde bu arzuyu uyandıran asıl şey arkadaşıyla laflamak. Yani çikolatalı kurabiye bahane. Kendisi için asıl ödülün sosyalleşmek olduğunu belirlemiş. İşareti ve ödülü doğru bir şekilde belirledikten sonra alışkanlığını yeniden programlamış.

Her gün 15.00’da, masasından kalkıp, etrafına bakınıp, bir arkadaşını gözüne kestirip, 10 dakika lafladıktan sonra tekrar masasına dönüp çalışmaya devam etmiş. Çikolatalı kurabiyeye duyduğu arzu bir süre sonra tamamen yok olmuş. Yeni tasarladığı davranış biçimi bir alışkanlığa dönüşmüş. Eğer kendi alışkanlıklarınızın doğasını bu şekilde keşfedebilirseniz onları dilediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Biz de X’in yaptığı şeyi yapalım.

Hangi alışkanlığı değiştirmek istiyorsunuz?

Önce bu alışkanlığın işaretini belirleyin. Kendinize şunları sorun. İçimde bunu yapmak için bir arzu uyandığında…

  1. Saat kaç?
  2. Neredeyim?
  3. Etrafımda biri var mı?
  4. Az önce ne yaptım?
  5. Hangi duygusal moddayım?

Bu beş sorunun cevabı bizim anahtarımız aslında.

Artık ikinci adıma geçebiliriz. Alışkanlığın bize sunduğu gerçek ödülü bulmaya çalışacağız. Kendinize şunu sorun. Neden bu alışkanlıktaki davranışı gerçekleştiriyorum? Verdiğiniz ilk cevabı test edin.

Yerine başka bir ödül koymayı deneyin. Mesela kurabiye yemek yerine kahve içmek gibi. İşe yaradı mı?

Eğer cevabınız hayırsa yerine bambaşka bir şey koyun. Örneğin kurabiye yemek yerine kısa bir yürüyüş yapmak gibi. İşe yaradı mı?

Eğer cevabınız hayırsa işe yarayana kadar bu deneyi tekrarlayın. Kendiniz için gerçek ödülün ne olduğunu bulduğunuzda artık üçüncü adıma geçebiliriz: Rutin.

İlk adımda tespit ettiğiniz işareti ve ikinci adımda tespit ettiğiniz ödülü alışkanlık döngüsünün içine yerleştirip yeni bir rutin belirleyin. Bir aktivite seçin.

Araştırmalara göre bunun en kolay yolu açık bir şekilde yazıya dökmektir